Sema Coşkun ÜNAL


Yaradanın Emanetlerine Sahip Çıkabilmek

Yaradanın Emanetlerine Sahip Çıkabilmek



Sosyal medya hesaplarımızda, anneler günü sebebiyle, sıkça gördüğüm yayınlarda, evlâtları tarafından ruhları okşanan annelerin ve çocuklarının  bolca yayınlarını, muhabbetlerini gördüm bugün..

Aklıma Filistin, Suriye, Mısır, Myanmar, Irak'ta tecavüzlere uğrayan,
…kadınlık onuru ayaklar altına alınan,
…evlâtları önünde diri diri yakılan ,
…gözleri önünde yavruları katledilen,
…düğününü, askerliğini hayal ettiği körpecik yavrusunun cansız bedenleri kucaklarına verilen analar geldi de..
Yutkundum..
Gurbette anneme özlemimden hiç bahsedesim gelmedi billahi..
...
Anneler.. Ve hatta babalar..
Çocuklarınıza sahip çıkın!
Onların bedenen ve sosyal ihtiyaçlarından evvel maneviyatlarını doyurmaya çalışın!
En lüks okullara yollamanıza, en iyi kıyafetleri almanıza, en duyulmuş hocaları tutmanıza gerek yok, boşuna çırpınmayın!
Çocuğun açlığı ruhunda olduğu sürece yollarına altın halılar serseniz nafile...

O körpecik beden kendisine değer verildiğini hissettiğinde, ne size ne kendisine dünyayı zindan eder.

Bakın, bebekken bakmaya doyamadığınız gözlerine..
Sarılın, kucağınızda taşırken huzur bulduğunuz bedenine..
Gösterin, yabancılara gösterdiğiniz nezaketinizin bir parçasını ona da..
Deyin ' Bugün benim için önemli bir gündü, çalışmam gerekiyordu ama sen dünyada benim için herşeyden çok daha önemlisin' diye..

Heyecanlandırın..
Sizin için anlamını, önemini, varlığının şükrünü kendisine ifade edin..
Yelken açın çocuğunuzun sımsıkı kapattığı dünyasına doğru yolculuğa..
Menzilinize varana kadar fırtınalar, hortumlar her türlü engeller karşınıza çıksa dahi, onun yüreğine varmaktan vazgeçmeyin..
Yaratılmış, fani olan hiçbirşey sizin evladınıza ulaşmanıza mani olamaz..
Olmamalı..
Olan bişeyler var ise de, bunu kendinize yapacağınız vicdan ve nefs muhasebenizde bulabilirsiniz..

Hiçbir kokunun evlat kokusundan daha güzel olmayacağı gerçeğini unutmayın. O çiçeğin ne başkaları ayakları altında ezilmesine müsade edin  ne de koparılmasına..

Kendinize sorgunuzda şunları sual ettiniz mi hiç?
-Helal lokma yedirdim mi?
-Günahlardan , haramlardan ne kadar korudum?
-Ona iyi muamelede bulundum mu?
-Dinini öğrenmesi için zamanında elimden gelen bütün gayreti gösterdim mi?

İşte bu sorulara verilecek cevaplar bizlere izlememiz gereken yolu açıkca gösteriyor.
Şimdi şöyle bir düşünün.
' Biz ne verdik de evlat kabul etmedi?'


Kıssadan hisse babında küçük bir not;

Bir baba, Hz. Ömer’e evlâdından şikayet eder ve
'-beni dövdü' der.
Hz. Ömer, çocukla konuşur ve babaya sorar:

'- Sen evladına güzel bir isim verdin mi, helal lokma yedirdin mi, onu terbiye edip dinini öğrettin mi?

Baba buna olumlu cevap veremez.
Hz. Ömer:
'-İyi ki evlâdın başını yarmamış” der.


Huzurun ve kurtuluşun sünnet-i seniyyelerde olduğunu hatırlatır; son sözü bir hadis-i şerif ile bitireyim.
Bizlere örnek teşkil etmesi ve ders niteliğinde olması temennisiyle..

Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:

'Çocuklarınıza saygılı davranın, onlarla alay etmeyin, onlara hakaret etmeyin, aptal ve cahil gibi lakaplarla onları çağırmayın.'

Vesselam