Kıymetli okurlarımız bugün sizlerle bir projenin hayata geçirilmesinden bahsedeceğim..
Bugüne kadar karınca kararınca hep iyileri doğruları anlatmaya yazmaya çalıştık, kimi zaman bu doğruları yasamaya çalışsak da kimi zaman hayatımıza geçirme zorluğu çektik, ama her zaman iyi bir insan olmak için var edildiğimiz doğrusundan şaşmadık...
Öyle zamanlar geldi ki konuşarak anlattığımız doğruları karşımızdakinin kulaklarının tıkalı olduğunu unutarak anlatmaya devam ettik, gözlerine perde çekmişlerin okumalarını ümit ederek yazmaya devam ettik, ancak çoğu zaman gördük ki işitmenin ve görmenin sadece renkleri görmekten ve sesleri işitmekten ibaret olmadığını.
Örneğin çok basit gibi algılansa da hayatımızı ciddi anlamda olumsuz etkileyen bir davranıştan örnek vermek istiyorum, bir insana yalan söylemenin kerih bur durum olduğunu anlattığımız halde bu davranışına devam ediyorsa , bu kişinin sağlıklı ve engelsiz olduğunu ne kadar iddia edebiliriz, zira ana kitabımızda da bahsettiği üzere ‘gözlerine kulaklarına kalplerine perde çekilmiştir de artık duymaz görmez ve hissetmezler' böylelerinden olmak elbette korkunç bir durum..
Bu ayetin sebebi nüzulü farklı olsa da ana kitabımızdaki her söz evrenselliğini hiç bir zaman kaybetmediği için kendimize düşen payı da almamız gerekiyor..
Evet, belki de bu kulaklarını gözlerini kapayıp duymak görmek istemeyen kişilerle çok vakit harcanmamalı gerektiği kanısındayım, zira doğrular söylenir Hidayet Allah’tandır.
Aynı zamanda böyleleriyle uğraşırken bir yerlerde birilerini ihmal ettik yıllarca..
Kaderlerinde Allah'ın lütfu bir imtihan olarak yansımış olan sadece sureta engelli kardeşlerimiz için başlatılan bir proje bizim ne kadar ihmalkar bir toplum olduğumuzu ve sorumlu olduğumuz işlerden ne kadar uzaklaştığımızı ortaya koydu..
Evet dinini yaşamakta mükellef olan kişilerin özelliklerini biliriz çoğumuz,
nedir Müslüman olması akıllı olması beli bir yaşa gelmiş olması gibi, farkındaysanız içerisinde duyması görmesi yürümesi gibi bir özellik yok
Yani kişinin mükellef olması için bu özellikleri taşıması şart değil, zira görmüyor duymuyor veya yürümüyorsa da bu durum dinin emir ve vecibelerini yerine getirmesine engel değildir..
Dinin engel olarak görmediği bu duruma biz yıllarca engel koyduk ve o kardeşlerimizin dinlerini yaşama noktasında muaf gördük adeta,
Çünkü onlara dini İslami Allah'ı anlatan kimse olmadı ve bizde bunlardan olduk..
İşte geçtiğimiz günlerde henüz haberimiz olan ve bu tabuyu yıkan bir projeyle karşılaştık ve bu projeyi ortaya koyan İzmir Buca Müftümüz sn. Adem GÜLMEK bey bu konuda kendisini ciddi anlamda sorumlu hissetmiş olmalı ki bu çalışmaya çok önem verdiğine şahit oldum ve hissettim..
Başlatılan işitme engelliler için İşaret dili kurslarımızda özellikle Kur'an Kursu öğreticileri ve İmam kardeşlerimiz yer alıyor ki engelli olan kardeşlerimize mükellef oldukları dini en güzel bicimde anlatabilsinler...
Şuanda benim bildiğim ve gördüğüm Buca’da erkekler ve bayanlar olmak üzere iki sınıf işitme engelli kardeşlerimize bu konuda eğitim veriliyor ve diğer bir kursta da bu konuda eğitimciler yetiştiriliyor, çok şükür ki bizde üzerimize düşen görevi yapmak için bu kursun öğrencilerindeniz..
Bize fırsat veren var edicimiz Allah cc şükürler olsun diyor ve duyarlılığından, böylesine önemli bir projeye imza atmasından dolayı Buca müftümüz sn. Adem GÜLMEK beye ve desteklerinden dolayı İmhad genel başkanı sn. Burhanettin KANSIZOĞLU beye ve son olarak da bize bu dili dersleri sevdiren kolaylaştıran, ne kadar büyük bir önem arz ettiği bilincini empoze eden hocamız sn. Gülcan YEŞİLOVA hanıma şükranlarımı sunarım.
İnşallah bu kursumuzu yüzümüzün akıyla tamamlar üzerimizdeki bu sorumluluğu da hakkıyla ifa ederiz.
Son olarak herkesi özellikle bu konuda eğitimci olan kardeşlerimizi duyarlı olmaya davet ediyorum ..
Unutmayalım ki var edilen tüm yaratılmışlardan insan olarak sorumluyuz ve biz bu yüzden tüm var edilenlerden üstünüz..
Vesselam..