Hazal SEYİTOĞLU


Sayın Bakan’ım Bu Ne İş?

Sayın Bakan’ım Bu Ne İş?


“Bir işi becermen için seni tuttum. Bunun bir işe benzememesi gerekiyordu... ve işte şimdi, bir iş gibi görünmemesi gereken bu iş, bir iş gibi görünmeye başladı.” (Şanslı Sleven filminden) 
Çocukları olan ailelerden -özellikle annelerden- birazdan okuyacağınız bu sözleri çok duyarız: Çocuğu okuldan sonra etüde verdik. Ben anlamıyorum derslerinden. Orada ödevlerini daha iyi yapıyor. Haftada iki gün okul derslerini takviye için özel hoca geliyor eve.. Hafta sonları da sınava hazırlık için kursa gidiyor. Malum okuldaki derslerle üniversite kazanılmıyor...
Çocukların ilkokuldan başlıyor yarış serüvenleri… Dershane, özel hoca, okul üçgeninde ya da beşgeninde mekik dokumak zorunda kalıyorlar. Neden? İyi bir liseye oradan üniversiteye gitsin; aylak aylak gezip hayatını heba edeceğine kendini derslere versin hayatı kurtulsun. Özellikle bu temenniler orta ve alt düzey geliri olan aileler için daha da içten oluyor. Sonuçta bu ailelerin babadan oğula geçecek bir iş yerleri ya da para vererek çocuklarını üniversitede okutacak gelirleri yok. Kızlar için ise daha önemli kolunda bir altın bilezik olması… Rahmetli annem hep böyle derdi.. “Mesleğin olsun, ister yap ister yapma…” 
Peki şimdi Türkiye şartlarına bakalım.. 2012-2013 öğretim yılında Türkiye’de 100’ü devlet, 60’ı vakıf, 4 askeri akademi, 1 polis akademisi, 7 vakıf-MYO, 5 askeri MYO toplam 177 üniversitede de 1063 fakülte, 245 yüksekokul ve 777 Meslek yüksek okulu bulunuyor.1 
2012 yılında ÖSYS’ye toplam 1.860.515 aday başvuru yapmış. Bu kadar öğrencinin istediği alanda ve kontenjan dâhilinde okuyabilmesi için ve hatta üniversitelerin bu öğrencileri seçebilmesi için mecburen bir puan sıralaması getirilmesi gerekmektedir ve bu seçimde en yaygın yöntem sınavdır. Bu doğal süreç içerisinde, öğrenciler eşit eğitim düzeyindeki liselerde okuyor bile olsalar yapılacak elemede üst sıralamada olabilmek için ders takviyesi almak isteyeceklerdir. Dershanelerin kapatılıp kapatılmaması  tartışmaları sayesinde öğrendik ki üniversiteye hazırlık kursları sadece Türkiye’de yok. Üniversite sistemlerindeki farklılıklardan dolayı farklı bir ders takviye sistemleri olabilir ama hemen hemen tüm gelişmiş ülkelerde benzer üniversiteye hazırlık okullarının/kurslarının varlığı artık biliniyor.  
Üniversiteye girişte Orta öğretim başarı puanı yetmeyecek mutlaka çoktan seçmeli olsun yazılı olsun sınav yöntemi gerekli olacaktır. Merkezi sınav sisteminden vazgeçilmesi her üniversitenin kendi sınav sistemini uygulaması durumunda bile öğrenci istediği bir okula girebilmek için takviye ders almak isteyecektir. Bu da eğitim hakkının doğurduğu yine doğal bir taleptir. 
TM, FEN ve MATEMATİK ile üniversite sınavlarına girmenin dışında özel yetenekle öğrenci kabul eden güzel sanatlar fakülteleri için durum ne olacak peki? Sadece okul ortalaması ve yetenek ile üniversiteye yerleştirilse çocuk, okul derslerinde başarılı olabilmek için takviye derse yine ihtiyaç hissedecektir ve resim, müzik, spor alanlarında kurs almak isteyecektir. Diyelim ki temel dersler için kurslar kaldırıldı. Özel yetenek kursları da mı kaldırılacak? Bu sadece fen bilimlerini ve sosyal bilimleri kapsamıyor. Konservatuara veyahut güzel sanatlar akademisine gitmek isteyen çocuklar da özel ders alıyorlar ki sınava girenler arasında farklılık gösterip, okula girebilsinler.. 
Dershanelerin kapatılmasındaki düşüncenin altında hizmete gönül vermiş öğretmen ve eğitimci kadroların oluşturduğu dershanelerin önünün engellenmesi olduğuna en başından beri inanmadım. Neden? Çünkü Fethullah hocanın ilk sözü “enerjinizi kapatılmaması yönünde kullanmak yerine, yeni yollar bulmak üzere kullanın”, mealindeki sözleri olmuştu.
Her zamanki gibi çatışmak yerine, yeni arayışlar bulmaya teşvik etmişti gönüllülerini.. Bu sebeple –bu sebepten bile olsa- AK parti-Cemaat çatışması olarak görmüyorum bunu... Rabia işareti yaparken, Türkiye’nin ruhunu okumayı beceremeyen çaylak AK parti sempatizanları buradan bir ruh(?) çıkarmaya çalıştılar ama neyse ki karşılarında yasa dışı gösteri yapıp, kaldırım taşlarını oraya buraya fırlatan vandal bir topluluk bulamadılar. 
Yıllar önce, çocuklara resmi ideolojiyi dikte etmekten gayri okulların hiçbir işe yaramadığını konuşup, dershanelerin bilgi için yeterli olup, ortaokul ve liselerin kapanması gerektiğini konuşmuştuk. Bu eğitim sisteminden çıkan vasat bir öğrencinin elinde/aklında ne kalıyor? Koca bir hiç! Kültür desen yok, edebiyat desen yok. Matematik, temel dört işlem düzeyinde.. Fizik ve kimyayı geçiyorum... Hani biyoloji insan ve canlı üzerine daha akılda kalıcı olabilir derken, iç organlarının yerini bile doğru dürüst sayabileceklerinden emin değilim. 
Dershaneye gelene kadar, müfredattaki yetersizlikler, ders seçme, geçme yöntemi, okulların yapısı, öğretim döneminde okulların yıkılıp, öğretimin birleştirilmesi, merkezi sınav rezaleti, öğretmen ve idareci sorunları, eğitimin kalitesizliği, vs. vs.. sorunları daha fazla önceliği hak etmiyor mu sayın Milli Eğitim Bakanım?  
1 http://www.turkpdristanbul.com/devlet-ve-vakif-universitelerinin-2012-2013-ogretime-yilina-iliskin-yeni-kayit-yeni-mezun-ve-toplam-ogrenci-sayilari/