Nazan BAYRAMİN


Nereye Gidiyoruz Dünya

Nereye Gidiyoruz Dünya




Sadakat bambaşka bir olgudur taşınılan her karakterin benliğinde. Zaman çok kötü. Her geçen gün bir önceki zamanlar aranılırken düşen takvim yapraklarından neyleyelim böyle zamanları diyesi geliyor insanın. Aslında aranılan ya da istenilen çok şey değil.

Sevgi, saygı ve sadakat. Yani bağlılığa dair teoremler. Bakıyorsun şimdi bedenlere. Ruhlar bedenlerden ayrılmış bir parça. Ne bileyim işte. Nasıl anlatayım ki?..

Kolunda sevdiğin varken bakıyorsan yanından geçenlere ufak bir tılsımla... Samimi değilsin arkadaş. Yavan sözler etmeye gerek yok. Eski var vazgeçilemeyen. Olması gereken bir eski hem de!
...

Bazen dökülüyor dudaklardan isyan zamanlarında bir bir... Keşke hiç değişmeseydi zaman ve keşke her şey eskilerdeki gibi sadakat bağlarıyla kalsaydı diye.

Aşk ve sevgi birbiriyle, özlemek ve hasret denen olgu tek başına, sadakatte elbetteki tek başına yaşanır.

Önce kendinde tutturacaksın o dikişi. Sonra karşındakinden bekleyeceksin.

Değişip gelişen ve her geçen gün bir ilerisi süregelen şu dünyada değil bir saniyeyi, bir saliseyi bile geri alamazken neyin çabasındayız hala bilememekteyim. Tek umudum eskiler. Eski zaman insanları. Onların öğütleri... Değişmeye çalışmak modernleşmek değil oysa ki.

Sadece yarına geçmişin değerleriyle daha sağlam hatta sapasağlam basabilmek dünyaya.

Haydi bakalım. Sadaketle sarılın bir öte koltukta oturan sevdiklerinize! Zaman çokça kısa. Epeyce kısa...