Fatoş ŞİMŞEK


Korku

Korku


Korku nedir? Korku sevimsiz bir duygudur. Korku dendiğinde akla ilk gelen şey birilerinin ya da bir şeylerin tehlikeli olduğudur. Acıya sebebiyet vereceğine dair düşüncelerdir. Bir tehdit söz konusudur. Korku ile terör aynı anlamda kullanılabilir ama terör, korkunun en şiddetli halidir.

Daha sakin günler dileklerimle, serinkanlı bir yazı paylaşıyorum:

Yapmaya değer her şeyde biraz korku bulunur..

Korkular
çeşit çeşittir, büyüklü küçüklüdür.. Okulun ilk gününden korktuğunu hatırlayan var mı? Okul denen bir yere bırakılacksınız ve bütün gün orada bilmediğiniz insanlarla zaman geçireceksiniz.. Küçücük bir çocuk için kocaman bir korkudur bu! Daha birçok korku vardır hayatımızda.. Sınav korkusu.. Evlilik korkusu.. Bebek doğurma korkusu.. Yeni bir iş.. Yeni ev veya yeni araba alma korkusu.. Borca girme korkusu.. Korku dolu yaşantılarımızda.. Çünkü değerli olan şeyler ille de korku içerir.

Fakat güzel olan şey, bu tür korkuların hayatımızda yeni dönemler açmasıdır. Korku, sorgulamaya neden olur.. Bir anlamda kendimize sorarız: ‘Hayatımda bu değişiklik gerekli mi?’ Cevap ‘evet’ ise, korkuya ve endişeye de hazır olmak gerekir.Değişikliğin verdiği korku, tabiri cayizse, geçmişe bir perde çekmek gibidir.. Çünkü yeni bir takım şeylere adım atmak üzeredir kişi. Eskiyi bırakmanın, yeniye adım atmanın bir parçasıdır korku..

Bazı korkular sağlıklıdır ama.. Aslında korku insanın dengesini bozar.. Belirsizlik içerir. Özgüven sorgulatır. Korkuya doğru gitmek cesaret ister.
‘Korkunun önüne geçmek’ ya da ‘korkunun üzerine gitmek’ diye deyimler vardır. Üzerine gittiğimizde, engelleri yok ederiz çoğu kez..
Belki de korkuya saygı duymak gerekir! Korku sayesinde eskinin kapandığını, yeni sayfanın açıldığını duyumsarız. Korku “Haydi bakalım.. Hareket vakti geldi.. Şimdi tam zamanı!” der gibidir..

Günümüzde korku yalnızca hayatımızda, bize ait, büyüklü küçüklü değişikliklerle sınırlı değil maalesef. Yukarıda saydığım durumlar ve ucuna bağlanmış korkular 'sevimli' korkular, bir anlamda.. Bir de son zamanlarda yaşadığımız, sokağa çıkma korkusu var. “Ya şu anda bulunduğum yerde bir patlama olursa!! Ya bana, yakınlarıma zarar gelecek olursa..” gibi yaygınlaşan korkular yaşıyoruz.. Can korkusu taşır insan doğallıkla! Hepimiz ölüm korkusu düşünür olduk sokakta! “Her an, her yerde, her şey olabilir!” türünden günlerdeyiz..

Tüm bu olumsuzluklara rağmen hayatı yaşamaya devam mı edeceğiz, yoksa korkudan iç mekanlara mı kapanacağız? Bu sorunun cevabı kişiseldir aslında.. Belki de oturup korku ile yüzyüze konuşmanın tam zamanı şimdi! Korkuyu dinlemek için iyi bir fırsat. Daha iyi anlamak ve davranışlara ayar vermek vakti..

Korkular.. Endişeler.. Üzüntüler.. Ajitasyon.. Panik.. Ve yaşmayı hiç istemediğimiz terör.. Sonra bir de güzelim duygular var.. Beklentiler.. Ümitler.. Heyecanlar.. Tüm bu duyguları korkunun eşliğinde yeniden duyumsamak.. Ve bu süreçte olgunlaşmak.. Kendini yakından tanımak!

Sonra yeniden hatırlamak.. Yapmaya değer birşey varsa, korku eşlik edecektir ille de..Ve unutmamak.. İnsan doğası zıtlıklardan ibarettir. Birçok şey zıddıyla birliktedir.. Ve birçok şeyi değiştirmeye imkan yoktur. Değiştiremediklerimizle yaşamayı öğrenmek gerek. 

Yeniden dönelim korkuya.. Negatiftir korku ama, pozitif bir yanı da vardır. Zihni uyanık tutar. İnsanı harekete geçirir. Öyleyse zihni kontrol etmekle başlamak gerek işe, korkunun üzerine gitmek için!