Gürbüz BATTAL


Kılıçdaroğlu Ne Yapmak İstiyor

Kılıçdaroğlu Ne Yapmak İstiyor


 

Her siyasi partinin kuruluş amacı, seçimleri tak başına kazanarak ülkeyi yönetmektir.

Ak Parti kurulduğundan beri yapılan tüm seçim halk oylamalarının hepsini kazanarak 2002 yılından beri Türkiye’yi yönetme başarısını gösterdi.

En son halk oylamasında da MHP’nin desteğiyle Cumhurbaşkanlığı sistemini Türkiye’ye getirdi.

Halk oylamasında evetler yüzde 51,4 hayır oyları yüzde 48,6 oldu.

Yüzde 48,6 küçümsenecek bir sayı değildir ama demokrasilerde ve seçim sisteminde 1 fazla bile olsa çoğunluğun oyu geçerlidir ve herkes tarafından kabul edilmek zorundadır.

Bizde, seçim kaybetmekten başka işi olmayan siyasi liderler yenilgiye doyamamakla birlikte parti lideri olarak yolculuğuna devam edebilmektedir.

CHP lideri Kılıçdaroğlu, seçimlerde mühürsüz oy pusulaları kullanıldığını söyleyerek halk oylamasını ret etti. Halk oylamasını ‘hayır cephesi’ kazanmış gibi bir havaya girdi.

Her sandık başında diğer partiler yanında CHP’li üyeler de vardı. Diğer üyeler seçime hile karıştırmak istedi diyelim, CHP sandık kurulu üyeleri neden müdahale etmedi.

Tüm siyasi hayatındaki başarısızlıkları ve cumhurbaşkanlığı sistemi seçim sonuçlarını hazmedemedi. Ya da yenilen pehlivanın güreşe doymadığı gibi yenilgiye hiç doymadı.

Halk oylaması sonuçlarının iptali için hayli ter döktü. Hâkim ve savcıları suçladı.

Gittiği her yerde eli boş dönünce MİT tırları davasında casuslukla suçlanan bir milletvekilinin suçlu görülüp cezaevine girmesi üzerine Türkiye’de adalet arama maskesi altında Ankara’dan İstanbul’a yürüyüşe başladı ve yürüyüşü devam ediyor.

Tüm dünyada casuslukla suçlanan kişilerin nasıl cezalandırıldığı hepimizin malumudur.

Her Türk vatandaşı gibi Kılıçdaroğlu ve arkadaşları da yürüyebilir.

Hatta Demirel, “ Yürümekle yollar aşınmaz” diyerek tarihteki yerini atmıştı.

Gönül isterdi ki başörtülü Milletvekili Merve Kavakçı meclisten hakarete uğrayıp kovulduğu ve Recep Tayyip Erdoğan bir şiir okuduğu için hapse atıldığı zaman da CHP adalet arama eylemleri yapabilseydi.

Sınırlarımızda yaşanan gelişmelere bakıldığında Türkiye’nin karşı karşıya olduğu tehlikeler karşısında birlik beraberlik içinde olmamız gerekirken sırf Cumhurbaşkanımız Erdoğan gitsin de ne olursa olsun anlayışı kimseye bir şey kazandırmaz.

Ayrıca bizde bir siyasi parti bir başarıya imza atarsa bu başarı genel başkanın hanesine yazılırken mağlubiyetler hep başkalarının hanesine yazılır.

Normal olanı, başarılar gibi başarısızlıkların da siyasi liderlerin hanesine yazılmasıdır.

Bir lider de çıkıp “ Seçimi kaybettik. Sorumlu benim” diyemiyor ve istifa etmeyi aklına bile getiremiyor.

Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşüne dönecek olursak İçişleri Bakanlığımız güzergâhta her türlü önlemi alırken hoş olmayan bazı provokasyonlara şahit oluyoruz.

Bu provokatör girişimlerini çok tehlikeli gördüğümü belirtmek istiyorum.

Kılıçdaroğlu İstanbul’a varınca ‘gezi’ benzeri olaylar yaşanmasından endişe ediyorum.

Seçim yoluyla iktidar olamayan Kılıçdaroğlu ve yol arkadaşları adalet yürüyüşüne devam ederken niçin seçim kazanıp iktidara gelemediklerini salim kafayla düşünüp gerçek sebebini bulmalı ve kendilerine yeni bir rota çizmelidir diye düşünüyorum.

Acaba ortalığı bulandırıp meydana gelecek kargaşadan istifade edip iktidar olma hevesi de bu yürüyüşte etkili olabilir mi?

Casusluktan yargılanıp mahkûm olan milletvekili hapse konduğu için adalet yürüyüşü, ancak Kılıçdaroğlu’nun yandaşlarını, Erdoğan fobisi olanları ve provokatörleri mutlu eder.

Bu eylemin millet nezdinde ne kadar kabul gördüğünü bir dahaki seçimde görüp yaşayacağız.

Kalın sağlıcakla.

06.07.2017

Gürbüz Battal