Süleyman AKDOĞAN


Kelin İlacı Olsa....Akademik Bir Yazı (!)

Kelin İlacı Olsa....Akademik Bir Yazı (!)


Efendim, öncelikle karne döneminde istemediğimiz hadiseler vuku bulabiliyor. Çocuklar, ailelerine karnelerini göstermeye çekindikleri için sahte karne bile yaptırabiliyorlar. Malum, baskıcı aile tipi… Oysa, karne sadece çocuğu yansıtmaz. Esasında aileyi yansıtır. Ancak, ailelerimiz bu konuda çok bilinçsiz, özellikle pedagojik bilgileri yetersiz. Bu konuda ciddi adımlar atılmalı. Ailelere, çocuğa yaklaşım konusunda pedagojik, andragojik aktarımlarda bulunulmalı. Birçok dergide yayınlanan makalelerimde bu konuya değindim. Takdir edersiniz ki, bu eğitim sisteminin sorunlarının sadece bir yönü. Dershaneler, başlı başına bir problem. Gerçi, sınavların adı şimdi YGS, LYS oldu ama “Eğitim ve Program” adlı kitabımda durumun ciddiyetini anlatmak için şöyle yazdığımı anımsıyorum. “Eğitim fakülteleri, Öss’nin tüm liseleri esir aldığı gibi KPSS’nin’de eğitim fakültelerini “test çözme”ye yetecek sathi bilgiler kurumlara indirmesine müsaade etmemelidir”. Sorunu, derinlemesine aktaran bir cümle… Çocukluklarını bile henüz yaşayamayan körpecik yavrularımız okuldan sonra dershaneye koşuşturmakta. Bunlar zombi değil ki… Bugün, üniversitelerde okuyan gençlerin bir çoğu istemediği bölümlerde okumakta. Bu konuda, rehberlik çalışmaları yetersiz. Yine bir ucu aileye dayanan bir konu… Mesela, çocuk annesi için doktor, babası için mühendis, dedesi için pilot, kendisi için pop şarkıcısı olmak istiyor…Milli Eğitim’de çalışan öğretmenlerimiz maalesef bazı yetersizliklerden şikayetlenmektedir. Araç-gereç, materyal, maaş vb şeyler bunlar. Oysa, biraz önce adını verdiğim kitabımda şöyle yazmıştım. “… Bu şartlar altında yapabileceğim en iyi şey nedir sorusunu cevaplamakla işe   başlayarak, bu gök kubbede daha anlamlı bir iz bırakmaya ne dersiniz? … Pardon, şu telefona bir bakayım. Efendim. Merhaba, canım oğlum nasılsın? Ben de iyiyim, misafirlerimle oturuyorum. Malum, eğitim konularından konuşuyoruz, yavrum. Eee, bu alanda doçent olunca. Onlar da çıkıyorlar şimdi, bir dakika yavrucuğum. Efendim, yine beklerim. Söyle, söyle çekinme. Karnen nasıl? Matematik 4 mü? Oğlum, seni cidden anlamakta güçlük çekiyorum. O kadar dershaneye gittin, özel ders aldın. Geeeri zekalı mısın sen? Yahu hangi baba benim senin  için yaptıklarımı evladı için yapıyor? Derdin ne senin? Ne demek matematiği yapamıyorum. Olmaz, kesinlikle sayısal alan dersleri alacaksın . Bak, bizim bölümde bütün hocaların çocukları tıpta okuyor. Beni rezil etmeye hakkın yok. Bu hep zaten futbol merakından kaynaklanmakta. Akşam eve geleyim, formanı, kramponlarını hepsini çöpe atacağım. Topunu keseceğim senin. Tamam, kapı çaldı kapat şu telefonu… Şu ortalığı bir düzenleyeyim. Siz, beyefendiye bakar mısınız? Biz kendinin eğitimi için doğuya gitmeyelim. Orada, bir araştırma görevlisi bile benim kadar maaş alıyor.  Matematik 4 ha, olacak iş mi şimdi bu? Kapı  bir daha çaldı. Girrr. Gel yavrum.
-         Hocam, ben KPSS kursuna yazılacaktım. Sizin kursta ücretler nasıl acaba?
- Fiyatlarımız uygun, yavrum. Biz zaten öğrencilerimize indirim yapıyoruz. Seninle gelecek başka arkadaşların yok mu? Grup indiriminden faydalanın, çok uygun. Biz, zaten biliyorsunuz kar amaçlı açmadık burayı. Siz, müdür beyin yanına gidin, selamımı söyleyin. Tamam, hadi iyi günler... Şu oğlan delirtti beni , çok sinirlendim yav. Kız da öyle. Neymiş İngilizce öğretmeni olmak istiyormuş. Senin neyine... Yahu, çıldırmamak elde değil, şu yaşta kafamda saç bırakmadılar .