Süleyman AKDOĞAN


Kaybolmayan Güzellikler

Kaybolmayan Güzellikler


  

Olumsuzlukların size ihtiyacı yoktur. Kötüler bir şekilde kendilerine yol bulup kendilerini anlatırlar. Bu yüzden yeni bir kültürle tanıştığınızda, o kültürün hemen her yerde yaşanabilecek insani sorunlarından bahsetmek yerine, sizi ve başka insanları geliştirecek güzelliklerini anlatmak tercih edilmeli. Bu iyilik değirmenine bir damla da olsa su taşımanıza vesile olacaktır. Güzellikerin yayılmasına, sizden sonraki nesillere aktarılmasına katkı sağlayacaktır. 

Geçen Ramazan ayında şahit olduğum güzellikler gelecek adına içimi rahatlattı. Bu yazıda bulardan bir kaçını okuyacaksınız.

Hayatımda ilk defa  müşterinin,  borcunu hesapladığını bir ortam gördüm. Otelde kaldığınız sürede kaç öğün yemek yediğinizi hesaplayıp, otelden çıktığınız gün ben şu kadarlık yemek yedim diyerek borcunuzu ödeyip çıkıyorsunuz. Kimse size “hayır kardeşim senin hesabın bu” demiyor. Çünkü, siz yediğiniz ana öğünlerin yanında, ben yokken “çoçuğum salata yemiş, şu kadar çay içtim” gibi şeyleri bile demek zorunda hissediyorsunuz kendinizi.   

Ramazan ayı boyunca, yürüdüğünüz yolda   15 - 16 yaşında çocuklar çeşitli yiyecek ve içecek dağıttığını görebiliyorsunuz.   Bu olayın  güzel yanı tek bir reklam görememeniz, kime ait olduğunu bilmemeniz. Hiç bir gösteriş izinin olmaması.

İftarda ekmek sırası beklerken akşam ezanının okunmasıyla henüz kendi orucunu açmamış fırıncının o yorgunlukta müşterilerine su ve hurma ikram etmesi bir başka güzellikti.

Kendi sattığı ürün için siz bir şey sormadan bu orjinal değil diyen esnaf örneği da anlatmaya değer bir başka güzellik. Esnafın bu ürünün “orjinalini nereden bulabilirim” sorusuna hemen karşısındaki dükkanı göstermesi de unutulmaya yüz tutmuş, bize geçmişi hatırlatan davranışlardan diye düşünüyorum.

Zemzem Tower’ın hemen önünde turuncu elbiseli temizlik işçilerinin gelirlerinin önemli bir kısmını oradan geçen insanların kendilerine verdiği bir kaç  riyal oluşturmakta. Bu işçilerden birinin dondurmasını düşürdüğü için ağlayan çocuğa,  belki günlük yevmiyesini harcayarak dondurma ısmarlaması beni çok şaşırttı.

Yine temizlik işçilerinin olduğu yerde başka insanlar poşet dağıtmakta. Bunun sebebi terlik ya da ayakkabılarınızı poşetin içine koyarak rahatlıkla tavaf ve say’ınızı yapabilmeniz. Beytullah’ın etrafında dönerken size  uzatılan  bir peçete,  terlemiş yüzünüzü silmeniz için en güzel hediye olsa gerek. Bunun da genç yaşlı gönüllüleri var.

Zemzem suyu, Arap kahvesi, ayran, hurma, başka sahurluk ve iftarlık ikramlar, hiç bir karşılık beklemeden umre yapanlara sunuluyordu. 

En güzeli de her yaş grubundan, kadın erkek, her renkte,  hemen her ülke ve milletten bir çok insanın gururla omuz omuza yürüyüp, bir Allah’a dua etmeleri idi.

Şehirlerin anası Mekke’de bana bu güzellikleri görebilmek nasip oldu. İnşallah, sizler daha güzellerini görürsünüz.