Nazan BAYRAMİN


Geleneklere Doğru Yolculuk

Geleneklere Doğru Yolculuk


Dünya adım adım hızla değişime ve ilerlemeye doğru yol alırken an gelir bambaşka bir proje için geleneklere doğru geri dönüş yaşarsınız. Öyle tatlarla ve öyle içtenliklerle doludur ki o yolculuk bir kalıba veya tanıma sığdırmaya çalışsanız sığdıramazsınız. İçinizden o anlık geçirirsiniz ki yok yok hayat bu olmamalı.. Ne yaşamışsa ya da ne yaşanmışsa eskilerimiz, atalarımız yaşamış dersiniz usulca kalp dilinizle. Bendeki hislerde aynı bu betimlemelerle doluydu işte. Eğitim gördüğüm dönemlerde bir proje için seçtiğim teyze sağolsun ki beni bambaşka diyarlara götürdü. 

Doğumundan, genç kızlık dönemlerine, evlilik yıllarından çocuklarına sunmaya çalıştığı olanaklara ve en önemlisi eşi ile birlikte hayat yolunda aldığı adımlarda paylaşımın ve desteğin ne denli önemli olduğuna dair yüreğime inceden dokunuşlar yaptı. Oysa ki zorlu yollardan geçmişti. Pes etme şansım bile yoktu diyor kendi şivesiyle. Seçim yapmak nedir bilmezdik biz diyor ve ekliyor: -Hayat öyle acımasız ki diyor bir bakmışsın ummadığın gibi gelişmiş hayatın diyor. Nasıl bir tatlılıktır ki o, elini Tanrıya açıp binlerce kez şükürler olsun derken bile gözlerinden boncuk boncuk yaşlar süzülüyor. Genç kızlık dönemlerim nasıl hızlı geçti ben bile farkında değilim dedi. Tek bildiğim ve hatırladığım şey ailemize geçim kaynağımız olan tarım doğrultusunda yardımcı olduğumuzdu. Bizim zamanımızda ne televizyon vardı ne de radyo. İnsanlar daha çok sohbet ederlerdi. Dert, keder ve elem yaşamak bile daha anlamlıydı diyor. Öyle ya da böyle günler geçti evlendim derken sanki 78 yaşında olmanın verdiği beden yorgunluğu anında siliniyor. Yanakları pembeleşirken sanki o günlere dönüyor. Elini sımsıkı tutyorum hiç bıramamazcasına... Teyzecim diyorum anlat bana o zamanları. Gülüşmelere karışıyor gözyaşları... 

Ne kadar zor süreçlerden de geçsek düğünlerimiz, gelenek göreneklerimiz her bir karenin üstünde diyor. Görkemliydi diyor. Kapı önünde akerdion çalarlarmış Artvinin Şavşat ilçesinin bir çok köylerinde o zamanlar... Alkışlar, davullar, zurnalar alabildiğince arka arkaya sıralanırmış. Çok güzeldim diyor. Şimdi eser kalmadı o hallerimden artık hastayım ne dizlerim tutuyor ne de eski sağlığımdayım diyor. Unutmuyor yine her bir cümlesinin sonuna eklediği şükür kelimesini. Arka arkaya erkek çocukları doğarken kız çocuğu olmadığı için eşinden çok çekmiş. Bir bir onları anlatıyor bana. Evden gittiğim zamanlarım bile oldu diyor dayanamayıp. Yıllar birbirini kovalarken, çocuklar büyüyüp iş güç durumlarından büyük şehirlere geldiklerinde durulmuş hayatı. Artık eşimle başbaşayız diyor. İneklerimiz var. Zor da olsa beyim şimdi onlarla ilgileniyor, ben de evlatlarımı görmeye gelirim buralara diyor. Yılların yorgunluğu sanki yüzündeki çizgilerde yol bulup akmış gibi. Yanından hiç ayrılasım yok tek bildiğim bu. Ah diyor harfleri çorba yaparak ''teknoloji! ''. Çok şeyi alıp götürdü. Bizler mum ışığında hayat bulurduk. Bir lokma ekmeğin kıymetini daima bilirdik diyor. Kendi torunlarına işaret ederek bir ah çekiyor. Anlaşılan teyze biraz kadir kıymet bilinsin istercesine nidalarda bulunuyor onlara. Haksız da sayılmaz hani. Bana gitme derken bile gözleri dolu dolu. Ne mutlu çok sevdik birbirimizi. Bu anlamlı gelenek görenek yolculuğunda eliyle bana meşale tutan teyzeme teşekkürü daima bir borç bilirim. Anlaşılan eski zamanlara dönüp derin yolculuklar yapmak hayatı daha da anlamlı hale getiriyormuş. Sevgiyle kal teyzecim. Allah sana daima sağlık versin !