Hazal SEYİTOĞLU


Fareli Köyün Kavalından Siyaset Üfleniyor

Fareli Köyün Kavalından Siyaset Üfleniyor


Pazar günü çocukları şehir tiyatrosuna götürdük. Hepimizin bildiği meşhur “Fareli Köyün Kavalcısı” klasiğini tiyatroya aktarmışlar. Dilhan çok heyecanlıydı. Masalı biliyormuş. En çok kavalcının şapkasında tüyü olup, olmadığını merak ediyordu. Küçük bir hayal kırıklığına uğradı elbette ne tüy ne şapka vardı kavalcının başında... Neyseki müzikler ve seyircinin oyuna dahil edilmesi gibi sempatik tavırlar vardı oyunda, Dilhan’ın küçük hayal kırıklığını hemen tamir ediverdi..

Dilhan’ın hayal kırıklıkları tamir olurken benim hayal kırıklıklarım başladı... Elbette masalıyla, masalın tiyatrosunun aynısı olmasını beklemiyorum ve hatta günümüz yaşanmışlıklarından veyahut kültüründen semboller, kelimeler olabileceğini kabul ediyorum fakat benim anlamadığım nokta çocuk tiyatrosunda neden siyaset yapılsın? Çocuklara verilmek istenen şey nedir?

Etikten bahsedilsin, genel ahlak ve görgü kuralları davranışlarla ve konuşarak anlatılsın; demokrasinin unsurları anlatılsın fakat neden tiyatro oyuncusu, kendi siyasi görüşünü o küçücük beyinlere enjekte etsin?

Neydi 16. yüzyıldan kalma masalımızın konusu? Bir köyü fareler basar. Sihirli kaval üfleyen kavalcıdan yardım isterler. Kavalcı faraleri sihirli fülütünü çalarak göle sürükler. Sonra gelip altınlarını almak istediğinde bir rivayete göre köyün muhtarı vermez, başka bir rivayete göre de köyün halkı ödemez.. O da tüm çocukları sihirli fülütüyle köyden uzaklaştırır. Muhtardansa köylüler daha mantıklı geliyor bana, kavalcı tüm çocukları kaçırdığı için. Muhtardan öcünü almak isteseydi sadece onun çocuğunu kaçırırdı.. Neyse Köylü/muhtar/kral her neyse yaptığına pişman olur, efendime söyleyim kavalcının altınlarını verip çocuklarını alırlar...

Hal böyle iken, tiyatro versiyonunda Belediye başkanı sorumlu ve sorunlu kişi... Köyün bir fare sorunu var mı, var... Ortalıkta fareler cirit atıyor, görüyoruz... O çıkıp “fare sorunu ülkemizi teğet geçmiştir.” diyor. Ne alaka? Bir çocuk oyununun içinde bu repliğin işi ne? Bütün dünya krizin Türkiye’yi teğet geçtiğini söylerken, krizin kendisinin değil, söylentisinin soluğunun hissedildiği ülkemizde, tam tersini göstermeye çalışmak özellikle bir çocuk oyunanda... bu ne acımasızlıktır böyle. Teğet geçti sözü söylendikten sonra benim çalıştığım firmanın genel müdürü yıl sonu hedef ve bütçe rakamlarını açıklarken Başbakanın teğet geçti sözünü kullanmıştı. Bugün vicdanı olan, kullandığı kredi kartlarına, gittiği tatillere, ev araç ve gereçlerine, cep telefonu bakan bir çok insan hakkaniyetle konuşacaksa, aynı sözü tekrar edecektir ve bu söz farelerin varlığını inkar değil, doğruyu ikrar olacaktır...

Oyunlarda siyasi yorum olmasın mı? Buyrun temcit pilavına... Devlet tiyatrolarında ve özellikle çocuk oyunlarında olmamalı.. Maaşını aldığı kurumu eleştirmek ayrı, o kurumla/hükümetle dalga geçmek ayrı.. Özel tiyatroda yap bunu hiç sorun değil.. En azından pazarladığın şeyi bilirim ona göre izlemeye gelerim ya da gelmem..

Ben çocuğuma televizyon seyrettirmez, kendi siyasî görüşümü bile vermezken, çocuk oyunu ile kızımın beyni yıkanmamalı..

Güzel şeyler elbette vardı oyunda.. ama oyunun özünde olan şeyler değildi... Köylüler, pankart hazırlayıp, yürüyüş yapıyorlar başkanın evinin önünde. Köylüler, bir sonraki seçimde oy vermemekle tehdit ettiler, belediye başkanını. Demokratik davranış öğretiliyor anladığım kadarıyla burada.. Özgür insanların yürüyüş hakkı, seçme hakkı başkanlar üzerinde bir tehdit olmalı ona göre iş yapmalılar ey çocuklar, bunu bilin! Belediye başkanı vergileri arttırmakla tehdit ediyor halkını.. onlar oy vermemekle...

Ne gerek var, bir çocuk oyununda bunları işlemeye? Kötüyü sunarak seçenek oluşturmak yerine iyinin varlığı ile çeşitlendirmek daha eğitici olmaz mıydı? Ama amaç eğitmek değilde siyaset empoze etmekse, iş/oyun işte böyle değişiyor..

Not: Siyasi fikirleri empoze etmektense doğruyu, adaleti, hakkı öğretirsek çocuklarımıza onlar ileride kendi yollarını zaten bulacaklar.

Not: Müşhur bir yazar olmadığım için ilk defa şükrediyorum. Olurda bu yazı üzerine oyun sahneden kaldırılsa vicdan azabından kahrolurdum. Bu yazı tamamen benim yorumum, şikayetim değil... Asla.. Aman Allah’ım birileri ciddiye alıp da oyuna müdahale etmesin lütfen..

Not: Bu bir kaç unsur dışında oyundan çocuklar keyif aldı. Tekrar yazmak istedim..

Ev ödevi: Patlıcandan fare yapımı

Ortaboy bir patlıcan alıyoruz. Sap kısmı kafa tarafı olacak. Sapı burun.. Burnun iki yanına doğru yukarı tarafa göz delikleri açıp içine nohut koyuyoruz. Yanaklarına kürdan sokarak bıyıklarını oluşturuyoruz. Son olarak arka tarafına ince bir tel takıp kuyruk kısmını yapıyoruz. Biz Dilhan’la yaptık hiç de fena olmadı.