Sabiha DOĞAN


Erkeğin çirkini olmaz mı?

Erkeğin çirkini olmaz mı?


Aslında kimselere söyleyemiyor olsam da atalarımızın hepsinin erkeklerden oluştuğunu düşünmeye başladım. Atasözlerimize baktığımız zaman bundan ciddi ciddi şüphelenir oldum. Kadın ve erkeğe ilişkin yorumları, evliliğe bakış açıları, kadının konumuna yönelik sözleri nedense bu hüsnü kuruntumu destekler nitelikte.

Şimdi bu ifadelerime bakıp da beni feministlikle suçlayacak olanlara peşinen feminist olmadığımı, bu düşüncenin de tüm dünyada olduğu gibi bizde de miadını doldurduğunu ifade edeyim. Sanayi devrimi sonrası Avrupa’da popülerleşen bu akım, bizim ülkemizde geç yayıldığından etkisini daha geç kaybetmiş olsa da son yıllarda eski fanatik feminizmin görülmediği aşikar. Ancak feminist olmamamız bizim kadın ve erkeğe yönelik ayrımcı düşünce ve uygulamaların, çifte standartların farkında olmamıza engel değil. Olguyu cinsiyet merkezli değil de insani boyuttan değerlendirirsek yanlışları ve ikilikleri görmemiz kolay olur.

Günümüzdeki ayrımcılığa gelmeden, toplumu bu yönde sorgulamadan önce geçmişe, atalarımızın düşüncelerine baktığımızda müthiş bir çifte standartla karşılaşır ve günümüzde egemen olan bakış açısının neden böyle şekillendiğini hemen anlarız. Kadınlara yönelik onurunu kırıcı, kişiliğini zedeleyici, kimliğini yok sayıcı onlarca atasözü bir tarafa erkeklere yönelik üstünlük atfeden değer yargılarıyla da karşılaşırız.


Kadını; “kaşık düşmanı” gibi sadece tüketici olarak gören, “kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin” diyerek şiddeti tavsiye eden, “kadın erkeğin şeytanıdır” sözüyle erkeği masumlaştırıp tüm suç ve günahı kadının üzerine yıkan, “ağustostan sonra ekilen darıdan, kocasından sonra kalkan karıdan hayır gelmez” gibi yoruma açık ifadelerle eskilerin kadına bakış açısını kolayca öğreniriz.

Kadına bakış açısında eleştiri, olumsuzluk, önyargılarla dolu atalarımızın erkeklerle ilgili bu yönde ifadelerine ise nedense rastlamayız. Kadınlarla ilgili güzellik ölçüsünün dahi atasözlerimize girdiğini “bir tutam belli”, “selvi boylu”, “badem gözlü” gibi uzun boylu, iri gözlü olmak gibi kriterler belirleyen atalarımız her ne hikmetse erkeklerin fiziksel özelliklerinin hiç önemli olmadığını vurgulamış. Örneğin “erkeğin çirkini mi olur” ya da “ata karın, yiğide burun” gibi betimlemelerle erkek için fiziksel görünümün aslında önemli olmadığını söylemiş.


Neyse ki atalarımızla çağdaş değiliz de onlar bu algının aslında neredeyse tamamen silindiğini, hatta günümüzde kızların erkeklerden daha çok fiziksel görünüme önem verdiğini göremediler. Erkekteki gücün, kadın için hala cezbedici bir unsur olmasına rağmen artık genç kızların eli yüzü düzgün, karizmatik ve yakışıklı delikanlılar istemesi kuşkusuz onları çok şaşırtırdı.

Nietzsche’nin “kadın, güce tapar” iddiası aslında kadınların güç unsuru gördükleri şeylerden etkilendikleri gerçeğini ortaya koyan bir gerçek. Ancak sadece maddi veya manevi güçten dolayı birliktelik kararı alan kişilerin bunu sadece çıkar gereği yaptıkları erkekler tarafından da bilinirken kadının, para ve gücü böylelikle, yakışıklılığı da başka türlü bulma arayışı içerisine sürükleyebiliyor.


Evlilik yaşının ilerlemesi, kadının ilişki yaşamak adına her zaman talep edilirliğini artıran bir unsur olurken kadın için de bolca seçenek oluşturmuştur. Özellikle bu tür birlikteliklerde kadınların daha seçici olması, bakımlı erkeklerin/erkek modellerin, oyuncuların kızların beğeni alanlarını şekillendirmesi kadının, yakışıklı erkek anlayışını değiştirdiği gibi seçiciliğini de artırmıştır.

Artık kadınlar da yanlarına yakışan yakışıklı erkekler, ekranlarda gördüğü tipte delikanlılarla çıkmak, evlenmek ister hale gelmişlerdir. Sinemada yabancı filmlerin hakim olması kadınlarımızın beğeni alanlarına Amerikanvari/Avrupai şekildeki erkekleri çekerken yerli dizilerle de, yerli erkeklerin İtalyan versiyonlarını anımsatan delikanlılar yakışıklı bulunmaya başlanmıştır. Tabii bu arada Aşk-ı Memnu ile yıldızı parlayan, genç kızların gönlüne taht kuran Kıvanç Tatlıtuğ’un kadınlarımızdaki yakışıklı/çekici erkek betimlemesinde ciddi bir kırılma noktası oluşturduğunu söyleyebiliriz. Eskinin kara kaşlı, kara gözlü yakışıklı erkek anlayışı Tatlıtuğ’la devrilmiş, genç kızlar tarafından sarışın ve renkli gözlü erkekler de çekici erkek kategorisine alınmaya başlanmıştır…

twitter.com/sabihadogann