CHP’nin çiçeği burnundaki Genel Sekreteri Süheyl Batum, dün Ankara Üniversitesi’nde öğrenciler tarafından protesto edilince, ağzına geleni söylemiş.
Ağzına gelen de “zavallı” olmuş, üstüne “faşistsiniz” diye destekli bir kelime daha eklemiş ve “Burada AK Partililer olsaydı çoktan dayak yemiştiniz” diye de eklemeyi unutmamış…
AK Partililer olsaydı dövdürürler miydi, dövdürmezler miydi bilemem. Sonuçta AK Partililerin avukatı da değilim, zorbalık yapan polisleri savunacak durumum da yok.
Ancak, Batum’u protesto eden öğrenciler, henüz ses telleri düzelmeden bu defa da TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu’yu protesto etmişler, üstelik yumurta da atmışlar ama dayak falan da yememişler.
Hani Kuzu AK Partili ya…
***
Biz dönelim Süheyl Batum’a…,
Batum, öğrencilerin protestosundan çok etkilenmiş…
Kızmış, köpürmüş, öğrencileri fırçalamış, kalaylamış ve sonra da çok demokrat olduklarını söylemiş…
Şunu da eklemiş “Öğrencilere yapılan muameleye karşıyız. Hayatımızda hiç bir öğrenciyi dövdürmedik.”
“Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür” derler…
Ya Batum CHP’ye yeni geçtiğinden CHP’yi bilmiyor, ya da “dövme” veya “dayak” kısımlarını atlayarak CHP tarihini okuyor…
Birazdan bu “şanlı” tarihe değineceğim…
***
Öncelikle Ankara Üniversitesi’nde konuşmacıları protesto eden öğrencilere bir çift sözüm var; dinlemeyi bilmezseniz, sizi de kimse dinlemez…
Konuşmacıyı sevmezseniz, dinlemeyin, konuşmanın yapıldığı yerde olmanızın bir manası yok…
Doğrusu ise eleştirecekseniz de dinleyin, övecekseniz de…
Protesto etmek, her insanın temel hakkıdır ama “konuşturmamak” ve üstüne “hakaret” ederek susturmaya çalışmak ise hak ihlalidir.
Hakkımı alayım diye hak ihlali yapılmaz…
Üstelik de sizlere kendisini anlatmaya hazır birisine “yok sen anlatma” demek, en yumuşak ifadeyle kabalıktır, zorbalıktır…
Bunu AK Partililere yapsanız da, CHP’lilere yapsanız da değişen bir şey olmaz.
Her şeyden önce dinlemeyi bilmek gerek, hem de adam gibi…
***
CHP’ye dönüyoruz…
Hani Batum, “Hayatımızda hiç bir öğrenciyi dövdürmedik.” demesine…
CHP’nin bugüne kadar neden iktidar olmadığının altında yatan birçok neden var.
Halkla barışık olmaması, halkın dertleriyle dertlenmemesi, halka tepeden bakması ve daha çok…
Ama en önemli sebep, tarihindeki baskı ve zulüm değil mi?
Uzağa gitmeyelim, CHP’li Onur Öymen’in “Dersim”ini hatırlatalım…
“Dövmemişlerdi, kökten silmeye çalışmışlardı” diye savunacak mıyız?
“Çizme”yi bilir misiniz bilmem…
Hani filmi de yapılmıştı…
Ayağına giydiği çizmeyle ülkeye korku salanları…
Onlar AK Partilimiydi diye merak ediyorum…
Sonra hani şu cami meselesi…
Kemal bey karşı çıkmıştı…
Dedem ve babam yanlış biliyor olmalı ki, Kemal bey düzeltti…
Dedikodudur zahir, camileri buğday ambarı yapmalar/yakmalar, Türkçe ezan okutmalar, Kur’an-ı Kerimi yasaklamalar, “Allah” diyeni “irticacı” diye yaftalayanlar, sürüm sürüm süründürenler…
Kötü yönetim nedeniyle halkı perişan edip, aç ve sefil bırakıp, camileri buğdaylarla dolduranlar, daha sonra halkın buğdaylarını denize dökenler…
Bütün bunlar “yalan” tabii…
CHP’nin geçmişinde zulümden eser bulamazsınız…
Karneyle verilen ekmekler, her türlü otun katık edildiği zamanlar, neredeyse taş yiyecek bir halkın kara günleri, karartılmış geceler, aydınlanmayan gündüzler…
Önce asıp, sonra yargılama gibi, açık oy, gizli tasnif gibi…
Darbecilere şapka çıkarmak gibi şeyler de yok…
Batum, CHP’nin tarihini bilmeyebilir…
Peki zorbalık yapan polisleri AK Partiyle aynı kefeye koymasına ne demeli…
Türkiye’nin tarihinde ilk kez mi öğrenci döven polislerle karşılaşıyoruz, ülkenin kuruluşundan bu yana da AK Parti mi iktidar?
Zorba, her zaman ve her yerde zorbadır…
Benim düğünümü basan poliste zorbadır, İstanbul’da öğrencileri acımasızca döven poliste…
Ama bütün polisler zorba olmadığı gibi, dayak da sadece bu döneme has değildir…
Her protesto eden öğrenci haklı olamayacağı gibi, her müdahale eden polis de haklı olmayabilir…
Bu ince çizgiyi Batum’a biz mi öğretelim…
İyisi mi henüz çiçeği burnunda bir CHP’liyken kalkıp bize CHP’yi anlatmasın…
Çok istiyorsa, CHP’nin “şanlı” tarihine ufak ufak değinmeye başlayalım…
Mesela işkencelerden, idamlardan, katliamlardan, zamlardan, kıtlıktan, karnelerden, baskılardan, şiddetten ve darbelerden söz etmeye başlayalım…
Ama o zaman CHP’yi Batum bile kurtaramaz, demedi demeyin…
Naif Karabatak/CafeSiyaset.com
8 Aralık 2010
