Tülay Demircan KOYUNCU


Adamsın Başkan

Adamsın Başkan


Bir Adam Tanıdım adı,'Hakan Gültekin'

Bir çehre de dudakların hükmü var ise,

Yüreğin rengi yansımıştır, cemaline.

Kişilik diye adlandırılan aslında İnsanların yaşam kimlikleri olan,

Makamlarını ve ya mevkilerini yok hükmüne secde ettirmişler iseler,

Adamlık mevkisine sahiplenmiştirler.

Adamlık her ne kadar cinsiyet meselesi değilsede,

Geçenlerde bir adam tanıdım.

  

Kim olduğumu bilmiyordu.

Telefonuna mesaj ile randevu istemiyle bir not yolladım.

“Kimsiniz?” diye bir soru yöneltmeden, hemen ertesi gün için, 'buyurun saat 11 de gelin' diye geri dönüş yaptı.

Açıkça şaşırmıştım.

Ertesi gün yarım saat kala mekânda oldum.

Yazarlığın verdiği çevrenizi istemsiz inceleme olayı, anında ben de başlamıştı.

Gayet abartısız bir bekleme salonunda beklerken, güler yüzlü bir çalışan, çay getirip, bana uzattı.

Biraz sonra odadan bir yaşlı bayan çıktı.

Yaşlı bayan, sekter beye, 'Allah razı olsun, heyelandan yıkılan evimin onarımı için elinden geleni yapacak, diye söz verdi' dedi.

Dikkatle çevremi takibe almıştım.

Bekleyenlerin aralarındaki konuşmalara isteyerek kulak misafiri oluyordum.

'Alcak gönüllü bir hizmet insanı...'

Kanısına varmam uzun sürmemişti.

Şimdi daha bir merakla tanışmayı bekliyordum.

Randevu saatine beş dakika kala 'buyurun başkan sizi bekliyor' denildi.

Odaya girdiğimde bir bey efendi kapıya gelmiş bir yakınını karşılar gibi' hoş geldiniz, buyurun' deyip kendi makamına oturmadan bana yer göstermesi şaşkınlığımın devamını sağlamıştı.

Bahsettiğim Rize illinin bir ilçesi olan, Ardeşenin genç, dinamik, hizmet aşkıyla görevine sarılmış, bir belediye başkanıydı.

Hakan Gültekin Bey, halimi hatırımı sorduktan sonra, Ardeşen ilçesinin güzelliklerini doyumsuz bir sohbet ile anlatmaya başladı.

Başkanın yanındakiler de en az başkan kadar güler yüzlülerdi.

Elinde dilimlenmiş iki kivi tabağının, birini benim önümdeki masaya koyarken bile tebessüm edişi gözümden kaçmamıştı.

Başkan Hakan Bey, 'Ardeşen Kivi'si ile meşhurdur. Buyurun tadına önce bir bakın, bana hak vereceksiniz' dedi.

Ben hayatımda böyle bir lezzeti tüm ağzının içine yayan bir Kivi yememiştim.

Müthiş bir lezzetti.

Kibarlık olsun diye üç dilim yiyebildim.

Aslında tabağı önüme çekip hepsini süpüresim vardı ya!

Hakan başkanın en çok gençler için kurduğu vakıf ilgimi çekti.

Benim içinde ihtiyaç sahibi çocuklar önemliydi.

Başkan, gençlerin önlerindeki okuma engellerini kaldırmak ve yollarını açmak için bir mücadeleye girmişti.

Maddi sıkıntılar boyunları büküyordu.

Bu olumsuz sebeplerin ortadan kalkması ya da daha aza indirilmesi için, birilerinin özellikle devlet görevlilerinin daha çok çalışmaları lazımdı.

Ve beni, bu bilinçle yola çıkılmışlığın öz verisini hmenin huzuru sarmıştı.

Ortak değerimizin oluşu ve doyumsuz sohbetin nasıl ilerlediğini yardımcının odaya gelmesiyle farkına varmıştım.

İstemeyerek de olsa, 'zamanınızı almayayım, başkanım teşekkür ediyorum.' dedim

  

Avrupa Rizeliler Derneğine bir güzel hediyesi de vardı.

Avrupa da Rize ilimizi tanımak ve de, gençlerimize, gelecek nesillerimize örf ve adetlerimizi unutturmamak, amaç hedefli derneğimize göstermiş olduğu ilgisinden de oldukça mutlu olmuştum.

EY!

Nesillerine sahip çıkmayan toplumlar,

Geleceklerini yaban ellere teslim etmişlerdir.

Ben makamında ne için bulunduğunu fazlasıyla idrakıyla zamana karşı zevkle yorulmadan (yorgunluğuna bile gülümseyen) bir adam gibi, belediye başkanı tanımanın şükrü ile odadan çıkarken, aslında çok söz söylemek isterdim.

Lakin söze gerek olmayan bir tebessümle beni yolcu eden bir insana sadece bilmukabele diyebildim.

Koltuk, devamlı oturulmayan bir mevkidir.

Zaman akar geçer ve makamlar silik bir tarihte yer alır.

Lakin yüreklere 'adamsın' diye yazılmış isen ne tarih ne Yaradan seni unutturmaz.

Ülkemde böyle makama değil de hizmete gönül vermiş insanları ayakta alkışlıyorum.

Rabbim sizler ile olsun.

Saygılarımla.