Fadime ARSLANALP


90 YILDIR ACI ÇEKEN DİLİMİZ

90 YILDIR ACI ÇEKEN DİLİMİZ


 90       YILDIR ACI ÇEKEN DİLİMİZ

Yaklaşık 20 yıldır Türk Edebiyatının içerisindeyim, ama şu cumhuriyet dönemi Türk Edebiyatına ne adapte olabildim ne de sevebildim. Şairler de yazarlar da dil yoksunluğundan, anlatım kısırlığından kendini bulabilmek uğruna didinip durmuşlar. Her şey, anlatım, dilbilgisi kuralları savruk vaziyette. Her an dilbilgisi kurallarında değişiklik olabilir ve senin bildiklerin artık demode, yeni çıkan kurallar moda olur. Öğrenciye nasıl anlatacağını bilemezsin. Aynı zamanda modaya ayak uyduramadıysan öğrencinin karşısında da kariyerin ve sıfatın yerlerde sürünebilir. Tıpkı 90 yıl önce yazı dilini bir gecede kaybeden ve onca bildiklerine rağmen hiçbir kitabı okuyamayıp, akşam alim olarak yatağa girip uyuyan ve sabahleyin uyandığında artık kendisinin cahil olduğunu gören zavallı atalarım gibi. Üç yüz yıl mağarada uyuyan ve uyandıklarında ceplerindeki parayla ekmek almaya gidip de, kendisinin ve parasının artık tarihi eser olup tarihe gömüldüğünü anlayan Ashabı Kehf gibi. Dilimiz de paramparça olmuş. Hiç bir şeyi yerine oturtamıyoruz. Ne dilbilgisi kurallarını, ne edebimizi, ne edebiyatımızı, ne duygularımızı, ne de şiirlerimizi. İfade ve edep yoksunu bir millet olmuşuz. Tarihinden, alfabesinden koparılan bir insan olarak savruk vaziyette yaşamaktayız. Edebiyatın kökü edebden gelir. Edeb de İslam’dan ibarettir. Edebin manası eline, diline beline sahip ol demektir. Dolayısıyla edebiyatın temeli de Kurandan gelir. hepimiz Kuran’ın en büyük edebiyat kitabı olduğunu biliriz. Onun için nezih Türk atalarım da İslamiyeti kabul ettikten sonra İslam’ın getirdiği bütün kuralları hem dillerine hem de edebi hayatlarına uygulamışlardır. Dilimizi değiştirdiğimizde, tıpkı bu gün kıyafetlerimizi değiştirerek batılı olduğumuz gibi, dinimizin kuralları da demode olup asırlardır atalarımın hayatının her alanında uyduğu kurallar da yerle bir olmuş ve ne idüğü belirsiz varlıklar haline gelmişiz. Kapalı olanlara, Allah ve dinden bahsedenlere, Osmanlıyı ve Osmanlıcayı sevenlere basit insan gözüyle bakılmış ve onların düşüncelerine ve fikirlerine itibar edilmez olmuş. Böylelikle dinimizi de itibarsızlaştırma gayretleri gütmüşlerdir. Cumhuriyet dönemine ve edebiyatına baktığımızda karşımıza kendini nasıl ifade edeceğini şaşırmış şair ve yazarlar çıkıyor. Bir bakıyorsun Beş Hececi olmuş, bir bakıyorsun Yedi Meşaleci olmuş, bir bakıyorsun Garip akımcı olmuş. Şairimiz ve yazarımız bile şaşkınlaşmış vaziyette. Öğrenciye şu yazar ve şair kesinlikle şu grupta anılır diyemiyorsun. dil anlatım dersine giriyorsun orada da öyle. Bir bakmışsın A‘ların üzerindeki şapkayı kaldırmışlar. Bu sefer kısır döngüye girmişler. Babanın erkek kardeşi anlamına gelen hala ile şimdi de devam ediyor manasındaki hala birbirine karışmış.Bu kez yeniden koyalım demişler ve geri getirmişler.Şimdi bu kural kalkmıştı olarak bilirsen yandın.İsim tamlamalarından, takısız isim tamlamaları da var demişler.Daha sonra olmadı bunları sıfat tamlamaları yapalım demişler.90 yıldır bir kural oturtamamışız.Bunun sebebi belli.Yeni başlayan bir işi oturtmak yılları alır.Sen 800 yıllık bir alfabeyi atıp yerine tamamen yabancı olduğumuz bir alfabe getirirsen olacağı budur.Biz de el yordamıyla öğrenmeye ve öğretmeye çalışırız.Sonra da kalkar biz niye geri kaldık deriz.Ha aslında cumhuriyetçilere göre saçı kapatmak,sakal bırakmak gericiliktir.Başımızı ve bir yerlerimizi açtığımızda ilerici olmuşuzdur,gerisi hikaye. Ama bilmiyorlar ki beyinleri çalıştırmadan ileri olunmuyor. Bezle, belekle  uğraşa uğraşa ilim ve irfanda ne kadar geri kalmışız haberleri yok. Milletimin beynini sadece kıyafete indirgemişler. Ben hala anlamış değilim bir milletin yazı dili, yani alfabesi neden değiştirilir? İkinci dünya savaşında Amerika Japonya’yı yenilgiye uğratabilmek için Hiroşima ve Nagasaki’ye acımasızca atom bombası atarak binlerce Japon’un ölmesine neden olmuş. Bunun üzerine Japonlar anlaşmaya yanaşmışlar. Amerika , önlerine, söylentiye göre ,üç bin maddelik bir anlaşma koymuş.Japonya önlerine konan maddelerin 2999’ unu kabul etmiş.3000 inci madde ise ALFABE nizi değiştireceksiniz.Japonlar bu maddeye gelince bunu asla kabul etmeyiz.Biz savaşa devam edeceğiz demişler.Amerika çaresiz o maddeyi geri çekmiş.Binlerce insanın ölmesine rağmen ALFABEsini  değiştirmemek için tekrar savaşmayı ve ölmeyi göze alan Japonlar acaba aptal mıydı diye düşünmekten kendimi alamıyorum.Aptal olmadıkları o kadar kesin ki ; bu gün dünyanın yedi süper güçlerinden birini temsil ediyorlar.Yıllardır biz neden değiştirdik alfabemizi diye kendi kendime sorup, cevap alamamaktan yoruldum.Biri bana söylese de ben de kurtulsam bu içimdeki kurtlardan.