Süleyman AKDOĞAN


4 Yanlış 1 Doğru

4 Yanlış 1 Doğru


 'Abartıyorum, çünkü anlaşılmak istiyorum ' demiş Kafka. Bu söze katılmıyorum, çünkü anlaşılmak için karşındakinin vicdanının olması lazım, tabii nasibinin de. Bütün çıkarlardan arınmış, sade, duru bir vicdan. Nasibinden emin olmadığım ama  bu “vicdanın” hedef kitlemde olduğuna inanarak, yazıyorum. Hem de abartmadan.
 
Konu dershaneler.
Öncelikle, dershalererin haklarını teslim edelim.
 
-Bu gün Türkiye’de dershane öğretmenleri MEB öğretmenlerinlerin katbekat daha fazla çalışmaktadır.
 
- 100.000 kişiye istisdam sağlamaktadırlar.
 
-Terörün artmasına engel olmaktadırlar. ( Önder Aytaç,a  yazılan mektupda bir gencin Pkk’ya katılmasını engelleyen bir dershane öğretmeninin anlattıkları üzerine dikkate alınmıştır.)
 
Kısa bir bilgi verelim:
Türkiye’de ne  zamandır dershanecilik var sorusuna, dershaneciler, herşeyin tarihçesini Osmanlı’ya dayandırma adedi üzerine ta fi tarifihine gitseler de, kurumsal bazda ilk dershane 1960’larda açılmıştır.  Yine de bu tarih , dershanecilerin meşruiyetlerini dayandırdıkları sınav sistemini organize eden ÖSYM’nin kuruluşunun (1974) öncesine denk geliyor. Demek ki,”dershaneler sınavlar olduğu için var”  ifadesi pek de doğru değilmiş.
 
Bu kısa bilgiden sonra sıra dershanelerin teslim ettiğimiz haklarını sorgulamada.
 
Önce istihdam ile başlayalım. Dershaneler, kendilerinin 100.000’lik istihdamlarıyla topluma ne oranda katkı yapmışlar,  bir bakalım: Resmi verilere göre,Türkiye’de 1965 yılında işsizlik oranı yüzde 3.7 iken, 1970’te 6.4’e, 1975’te 7.6’ya ve 1978’de 10.1’e ulaşır. 1988’den sonra biraz gerileyen ve küçük iniş-çıkışlar sergileyen işsizlik oranı, 1998’de yüzde 6.4 olarak gerçekleşir. Bu oranın bu gün yüzde  8.8 olduğu tahmin edilmektedir.

Terör meselesine gelince, Türkiye’de PKK terörünün ilk kez 1978’de ortaya çıktığı bilinmekte. Dershanelerin açılışından 10- 12 yıl sonra. Bu gün dershanelerin gençleri ellerinden kurtarmaya çalıştığı örgüt dershanelerin açılışından sonra çıkıyor. Abartmayacağımı en başında söylemiştim: Tabii ki, terörden dershaneler sorumlu değil. Ancak, dershanelerin de içinde bulunduğu eğitim sistemimizin bu konudaki payını da sümen altı etmeyelim.
Dershanelerin, MEB öğretmelerinden daha fazla çalıştığına gelince, sanırım buna katılmayanımız yoktur. Peki, derhaneler ne için çalışıyor? Öğrencileri, eski adıyla ortaöğretime ve yükseköğretime hazırlamak için. Bunu zaten ilköğretim ve ortaöğretim kurumları da yapıyor, birinden biri anlamsız olmuyor mu, neden çocukları aynı suda iki defa yıkıyoruz denilse, “sınavlar var efendim çocukları sınava hazırlıyoruz” deniliyor. Peki nedir, bu sınavlar?

4 yanlış 1 doğru başlığı tam da bunun için konuldu. İlköğretim için 3 yanlış ama ben 4 üzerine yoğunlaşacağım.

Dershane sisteminde çocuklar 1 doğru bilgi için 4 yanlış bilgi öğreniyor. Belki, bazen doğrunun dahi hiçbir işe yaramadığı sistemde yanlışlar zihinlerde yer ediyor. O halde denilebilir ki, bir dershane için atılan temelin %80’ni  yanlış için atılıyor. O temelde çalışan, işçilerin emekleri % 80 yanlış için. Her 5 tuğladan 4’ü yanlış için örülüyor. Her 5 litre sudan 4’ü yanlışa akıyor. Yazılan, her 500 sayfalık test kitabının 400’ü yanlış bilgilerle dolu. Yani, öğrenci 500 sayfa okuyor ama sadece 100 sayfası doğru. Denilebilir ki, efendim 4 doğrunun 1 yanlışın olduğu durumlarda var. Bu oranın ne kadar az olduğunu hepimiz biliyoruz.

Bu oranlarla yapılan eğitimin sonucu aslında şöyle olmalı:

Tıpta, yapılan her 5 ameliyattan sadece birinin başarılı olması lazım. Mühendislikte, projeler %80 oranında hatalı olmalı. Eğitimde öğrencilerin sadece % 20’si maddi manevi açıdan donanımlı olmalı. Genel anlamda toplumda her 100 vatandaşın 80’i aç kalmalı. Her 100 vatandaşın 80’i sürekli yanlış yapmalı Ama, şükürler olsun ki, durum böyle değil.
Dershaneciler dahil herkes biliyor ki, eğitimde ciddi problemler var. Dershanelerle gelinen noktanın mini bir tablosunu sunmaya çalıştığım bu yazı da , dershaneler elbette problemin temel sebebi olarak gösterilemez. Ancak, görünen o ki, dershaneler mevcut haliyle eğitim -dolayısıyla da-  ülke sorunlarına  çözüm sunamıyor.

Vicdanlarınıza sunulur.