Tülay Demircan KOYUNCU


10 Kasım 2017 - Taş Devri

10 Kasım 2017 - Taş Devri


Her zaman aynı düşünce tartışmaları.

Artık tartışmanın dozu,kavgaya dönüşüm yapmaktadır.

Anlatılmıyor mu?

Anlaşılmıyor mu!?

Nedir bu hazımsızlık?

Her yıl 10 Kasımda,Türkiye Cumhuriyetinin kurucusunun ölüm yıldönümü yad edilmektedir.

Aslında abartılara bakılırsa, kutlanmaktadır,demek daha uygun oluyor.

Ölümün kutlanması !?

Türkiyede ,yüzde 99 müslüman yaşamaktadır.

Müslüman demek, islam dinini kabul etmiş kul demektir.

Yani yaradanın emir ve yasaklarına uyan, hade uymaya çalışan da diyelim.

Ülkemizde bir bölünmüşlük alıp başını gitmiş, gün geçtikçe katlanarak artmaktadır.

Sanki bir inatlaşma ve üstünlük gösterme yani gövde gösterisi yapılmaya çalışılmaktadır.

10 Kasım 2017

zaman yüzyıl diye adlandırılırken, cahillik taş devri sanki!

Dün sanal alem başta olmak üzere tartışmalar iyice çığrından çıktı.

Tartışılan olay neydi; Atatürk'ün ölüm yıldönümünü bahane ederek, yüreklerde biriken kin ve nefreti karşılıklı kusmadan öteye giden hiç bir şey yoktu.

Ben Atatürk'çüyüm!!

Ben Atatürkü sevmem

Ben ....

Nedir bu kelimeler ,biri bana anlatsın lütfen diyecem de, aklı başında anlatana rastlamadım.

Ben bir kulum.

Ne kadar bu fani dünyada yaşayacağı bilinmeyen, çürüyecek bir bedeni taşıyan, bir beşerim.

Dünya hayatımda, Allahın bana koyduğu kurallar gereğinde yaşamak ile yükümlüyüm.

Ben Allah'çıyım  desem, bana güler misiniz!?

İnsanlar, yaradanın kurallarına ister uyarlar,istemez uymazlar.

Atatürk, kurtuluş savaşına başkomutanlık yapıp, ülkemizin düşmanlardan kurtulması için, mücadele etmiş bir askerdir.

Ve Atatürk, cumhuriyetin ilanından sonra, devrimler yapmıştır.

Bu devrimler ülkemiz için daha hayırlı olacağını düşünerek yapıldığından şüphem yoktur.

Lakin, her doğru her insan için doğru değildir.

İslam ile yaşayan insanlara ağır gelmiştir.

Kıyafet devrimi, mesela.

Zaman ilerledikçe, insanlarda bir algı oluşmuştur. 'Atatürk din düşmanıdır!' diye.

Ya da tesettürsüz olan, kendilerince modern hayat diye adlandırdıkları(ki nedir bu hala anlamış değilim), hayatı yaşayanların lideridir.

Ve sadece o topluluk içinde yer alanlar sevebilir, saygı duyabilir...

Bırakın bu boş sözleri,

Öncelikle saygı duymayı ve göstermeyi öğrenelim.

Atatürk'ün annesi ve eşi de tesettürlü değil miydi!?

  

Seversiniz yada sevmezsiniz,

Bu sizleri bağlar.

Ama herkesin saygı göstermek zorunluluğu vardır.

Biz müslümanlar, ölenin ardından kuran okur ve de dua ederiz.

Bu zamanla da değişmez.

Bu kadar abartılmasının, ülkemizin ikiye bölünmesinden başka bir amacı yoktur.

Atatürkçü olan insanlar şunu bilin; Atatürk bir beşerdi.

Etten ve kemikten.

Zamanı geldi ve ruhunu yaradanına teslim etti.

 'Atam kalk gel', 'Atam ölümsüzdür...' gibi kelimeler sadece kendinizi tatmin eder.

Bir insanı en çok üzecek ölüm ise evlattır.

Ve zamanla o bile soğur.

Kuran okuyup, dua edelim.

Ve kendilerini dinci olarak gösterenler, bırakın nasıl arzu ediyorlar ise öyle davransınlar.

Her koyun kendi bacağından asılır.

Fitne ve fesatlığın yayılmasına sebep olunmamalıdır.

İnatlaşmanın sonu küfürdür.

Allah muhafaza karşınızdaki insanın dinden bile çıkmasına sebep olabilirsiniz.

Bu davranış ise kendini mümin bilen bir kula yaraşmaz.

Fitne ise büyük günahtır.

Eğer Atatürk'ü gerçekten seviyor isek!

Bu saatten sonra ona faydası olacak olan eylemler; dua, kuran ve sadaka dır.

Ha bir de bu ülkede sevgiyle, beraberce yaşamaktır.

Atatürk bunu başarmıştır.

Eşinin, teseddürle yaşadığı bir hayatta ondan utanmamıştır.

Abartmayı seven bir millet olarak, dualarımızı abartsak daha iyi olur.

Hakaretler, basit insanların düşüncelerinde yer alan kelimelerdir.

İnanıyorum ki, bu zamanda yapılan bu hareketleri görseydi, Atatürk çok üzülürdü.

Alalh'ın Rahmeti üzerine olsun.

Mustafa Kemal Atatürk.

Sevgi ve saygılarımla