ASO Başkanı Özdebir: “Sanayi sektörü yaşanan bütün zorluklara karşın ekonomimizin yüz akı olmuştur”

Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, “Sanayi sektörü yaşanan bütün zorluklara ve pandeminin sarsıcı ekonomik etkilerine karşın ekonomimizin yüz akı olmuş, büyümeye önemli katkı sağlamış ve sağlamaya devam etmektedi

Ekonomi 11.06.2021 15:38:10 0
ASO Başkanı Özdebir: “Sanayi sektörü yaşanan bütün zorluklara karşın ekonomimizin yüz akı olmuştur”
Tarih: 01.01.0001 00:00

Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, “Sanayi sektörü yaşanan bütün zorluklara ve pandeminin sarsıcı ekonomik etkilerine karşın ekonomimizin yüz akı olmuş, büyümeye önemli katkı sağlamış ve sağlamaya devam etmektedir” dedi.

ASO Başkanı Özdebir, ASO Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı’nda yaptığı konuşmada 2020 yılı Mart ayında başlayan ve etkisini giderek artıran pandemi nedeniyle ekonomik yaşamın olumsuz etkilendiğini, reel sektörün yıprandığını, ciroların düştüğünü ve üretim gücünün zayıfladığını belirtti. Özdebir, bu sürecin ülkelerin 2020 yılında yüzde 3,3 küçülmesi ile sonuçlandığını belirterek, “Ülkemizde de imalat sanayi salgın sonrasında en çok etkilenen sektörler arasında yer almış, KOBİ’ler başta olmak üzere önemli üretim ve istihdam kayıpları ortaya çıkmıştır. Ekonomik yapıda ortaya çıkan olumsuz gelişmeler sanayicinin üretim gücünün azalmasına neden olmuştur. Özellikle kurlardaki yukarı yönlü hareketler belirsizliği önemli ölçüde arttırmaktadır. Bilindiği gibi yüksek kur hem özel sektörün hem kamunun dış borç çevrimini zorlaştırmakta ve ithalat maliyetlerini yükseltmektedir” diye konuştu.

“Sanayi sektörü, yaşanan bütün zorluklara karşın ekonomimizin yüz akı olmuştur”

Sanayi sektörünün tüm olumsuzluklara rağmen ayakta kalmayı başarabildiğini aktaran Özdebir, “2020 yılında ortalama 1,6 büyüme sağlayan sanayi üretimi, yılın ilk çeyreğinde ortalama yüzde 11,7 ve imalat sanayisinde yüzde 12,2 artış ile geride bıraktığımız son üç yıl içinde en yüksek yıllık büyümeyi kaydetmiştir. Sanayi sektörü yaşanan bütün zorluklara ve pandeminin sarsıcı ekonomik etkilerine karşın ekonomimizin yüz akı olmuş, büyümeye önemli katkı sağlamış ve sağlamaya devam etmektedir” değerlendirmesinde bulundu.

Emtia, ara mal ve yarı mamul ürünlerde döviz bazındaki artışların sanayicinin üretim gücünü azalttığına dikkat çeken Özdebir, küresel emtia fiyat endeksinin geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 72 artış gösterdiğini vurguladı. Kredi kullanan firmaların işletme bilançolarında ciddi bozulmalar olduğunu aktaran Özdebir, “Diğer taraftan daha önce kullanılan kredilerin vadesinin gelmesi de sanayicinin likidite sorunlarının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Büyüme dinamiklerinde ortaya çıkan değişim oldukça önemli olmasına rağmen bunun sürdürülebilirliği daha büyük önem arz etmektedir. Yılın ikinci çeyreğinde de güçlü bir sanayi üretimi beklentisi var, lakin bu artış baz etkisinden kaynaklanan bir artış olacaktır” şeklinde konuştu.

Düşük faizli kredi ve vergisel teşviklerin devreye girmesi gerektiğini söyleyen Özdebir, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sanayiciler olarak tüm bu zorlukları yaşarken, maalesef nisan ayında kurumlar vergisi yüzde 25’e yükseltilmiştir. Pandemi sürecinde birçok ülkede kurumlar vergisi oranı düşürülürken ve Türkiye’de de indirim olması beklenirken, vergi oranının arttırılması, finans-dışı reel sektör firmalarının finansman zorluklarını arttıracak bir karardır. Özellikle sanayi firmalarının hayatta kalıp ekonomik faaliyetlerine devam edebilmeleri, borçluluk oranlarını arttırmayan desteklerin ve vergisel desteklerin bir arada uygulanmasıyla mümkün olabilecektir. Bu destekler, sanayi sektöründe faaliyet gösteren, şiddetli finansman zorlukları yaşayan, uygun desteklerin sağlanması halinde faaliyetlerini sürdürebilecek olan ve büyüme potansiyeli olan firmalara uygulanırsa oldukça etkin olur.“

Sanayi sektörüne verilecek desteğin GSYH büyüme hızını arttıracağını, ekonomide istihdam artışını destekleyeceğini ifade eden Özdebir, “Doğrudan mali desteklerin, faizsiz kredilerin veya parasal gevşeme yoluyla fonlanacak sermaye enjeksiyonu, varlık alımı gibi desteklerin sektör/firma hedefli, yani seçici olması önemlidir. Geçici olması ve belirli bir program dâhilinde, çeşitli kriterlere bağlı olarak uygulanması halinde enflasyonist etki yaratması da beklenmez. Firmaların borcunu azaltacak ve dış finansman gereksinimini azaltacak nitelikteki destekler, döviz talebinin azalmasına, dolayısıyla kurdaki yukarı yönlü baskının azalmasına neden olacaktır. Dolayısıyla etkili desteklerle firmaların kaldıraç oranlarının düşürülmesi neticesinde, kura bağlı enflasyon artış hızının bir ölçüde azalması da mümkün olabilecektir” dedi.

Anahtar Kelimeler:

YAZARLAR