ASO Başkanı Özdebir: “Ne yazık ki artan Covid-19 vakaları biraz canımızı sıkmaya başladı”

Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, “Ne yazık ki artan Covid-19 vakaları biraz canımızı sıkmaya başladı. Bir yanda henüz aşısını yaptırmayanlar, diğer yandan aşısını yaptırıp bir rehavet içine girenler maalesef

Ekonomi 28.07.2021 10:48:55 0
ASO Başkanı Özdebir: “Ne yazık ki artan Covid-19 vakaları biraz canımızı sıkmaya başladı”
Tarih: 01.01.0001 00:00

Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, “Ne yazık ki artan Covid-19 vakaları biraz canımızı sıkmaya başladı. Bir yanda henüz aşısını yaptırmayanlar, diğer yandan aşısını yaptırıp bir rehavet içine girenler maalesef bu sayıların artmasını sağladı. Diğer yandan aşı yaptırmak istemeyenler bir risk alanı oluşturmaya devam ediyor" dedi.

ASO Başkanı Nurettin Özdebir, temmuz ayı meclis toplantısında yaptığı konuşmada, “Ne yazık ki artan Covid-19 vakaları biraz canımızı sıkmaya başladı. Bir yanda henüz aşısını yaptırmayanlar, diğer yandan aşısını yaptırıp bir rehavet içine girenler maalesef bu sayıların artmasını sağladı. Diğer yandan aşı yaptırmak istemeyenler bir risk alanı oluşturmaya devam ediyor. Bununla ilgili de günlerdir kamuoyunda çeşitli tartışmalar sürüyor. Toplu çalışılan iş yerleri ve sosyal alanlarda bulunanların aşı yaptırmasının gerekli olduğunu düşünüyorum. Bu, özellikle iş yerlerindeki çalışma huzuru açısından çok önemli. Ancak gördüğüm kadarıyla burada hukuki bir belirsizlik var ve tartışmalar da buradan çıkıyor. Özellikle son günlerde aşı olmayanların belli alanlara alınmaması konusu oldukça fazla gündeme getiriliyor. Bu noktada bence devlete önemli bir görev düşüyor. Sağlık Bakanlığının belirleyeceği çerçeveyle Cumhurbaşkanlığının bu konuda bir düzenleme yapmasının doğru olacağı düşüncesindeyim. Umarım bu konudaki belirsizlik biran önce giderilir. Ama bu tablo gösteriyor ki bir süre daha tedbiri elden bırakmamamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.

"Ülke olarak üreten bir ekonomiye dönmemiz şart"

Türk Lirası’nın değerini artırmak için üretken bir ekonomi modeline geçilmesi gerektiğini, bunun da kısa, orta ve uzun vadeli planlar ile programlanması gerektiğinin altını çizen Özdebir, şunları kaydetti:

“Hep söyledim ve söylemeye devam edeceğim. Ülke olarak üreten bir ekonomiye dönmemiz şarttır. Lakin üretim ekonomisine dönüş kısa vadede gerçekleştirilebilecek bir şey değildir. Bunun için orta ve uzun vadeli plan ve programların yapılması gerekir. Bunları yaparken kısa vadede yabancı sermaye ihtiyacı da ortadadır. Mevcut yüksek faize rağmen ne yazık ki yeterli miktarda yabancı sermaye de çekemiyoruz. Türk varlıklarına karşı ilginin artmasının tek yolu TL’ye güven kazandırmaktan geçiyor. TL’ye güven algısını oluşturacak ortam ve politikaların ivedi bir şekilde devreye girmesi gerekiyor. Kısa dönemde bu politika tercihi ile sağlanacak iyileşme ile orta ve uzun vadeli politikalar ortaya koyup, geçmişten de ders alarak üretim ekonomisine ivedilikle geçmek zorundayız.”

“Mevsimsel etkilerle gıda enflasyonunda düşüş beklenirken fiyatların yükselmesi enflasyonun önemli bir sebebi olarak karşımıza çıkıyor”

Bazı makroekonomik değişkenlerle ilgili tespitlerini de dile getiren Özdebir, “Haziran ayında beklentilerin üzerinde bir enflasyon artışı ortaya çıkarken, enflasyon eğilimlerinde önemli bir sapma ile karşı karşıyayız. Özellikle mevsimsel etkilerle gıda enflasyonunda düşüş beklenirken fiyatların yükselmesi enflasyonun önemli bir sebebi olarak karşımıza çıkıyor. Muhtemelen temmuz ayı verilerinde gıda enflasyonunun TÜFE üzerindeki baskısı biraz azalacaktır. Ekonomimiz, genele yayılan maliyet çekişli bir enflasyon ile karşı karşıya. Hem kur tarafı, hem küresel emtia fiyatı artışı, ayrıca elektrik ve doğal gaz fiyatlarındaki artış, gelecek aylarda enflasyonun artış yönünde olacağına işaret ediyor. TÜFE ile ÜFE arasındaki fark da tarihi zirveye ulaştı. Bu makasın açılması üreticilerin yüksek maliyetle üretim yaptığını, diğer yandan da tüketiciye yansıtamadığı için düşük karlılıkla faaliyetlerini sürdürmeye çalıştığını gösteriyor” şeklinde konuştu.

“Sanayi üretimi nisan ayında olduğu gibi mayısta da baz etkisiyle önemli bir artış sağladı”

İhracatta yönelimin daha çok yüksek teknolojili ürünlere doğru olması gerektiğinin altını çizen Özdebir, “Bunu gerçekleştirebilmenin yolu da insan kaynağımızın niteliğinin artırılmasından geçiyor. Ülkemizin ihracat potansiyelinin arttırılabilmesi için yüksek beşeri sermaye kapasitesine sahip olmanın yanı sıra, Ar-Ge ve inovasyona da çok büyük önem vermek zorundayız. Sanayi üretimi nisan ayında olduğu gibi mayısta da baz etkisiyle önemli bir artış sağladı. Mayıs ayında yıllık artış yüzde 40,7 oldu. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış aylık bazda sanayi üretimi ise nisanda daralırken, mayıs ayında tekrar pozitife dönmesi toparlanmanın sürdüğüne işaret ediyor. Ekonominin talep tarafında takvim etkisinden yüzde arındırılmış sabit fiyatlarla perakende satış hacmi mayısta baz etkisiyle yıllık bazda 27’lik artış kaydetti. Öte yandan perakende satışların son iki aydır aylık bazda daraldığı görülüyor. Ekonominin hem arz tarafının hem de talep tarafının ikinci çeyreğin ilk iki ayında yıllık bazda güçlü seyretmesi, yılın ikinci çeyreğinde yüksek bir büyüme rakamına işaret ediyor” diye konuştu.

“Pandemi ile birlikte kısmi kapanma, talep düşüşü gibi etkenler ekonominin istihdam oluşturma kapasitesini önemli ölçüde düşürdü”

Pandemi kaynaklı ekonomik gerilemenin her alanda olduğu gibi işgücü piyasalarında da büyük tahribata neden olduğuna dikkat çeken Özdebir, şu ifadeleri kullandı:

“Pandemi ile birlikte kısmi kapanma, talep düşüşü gibi etkenler ekonominin istihdam oluşturma kapasitesini önemli ölçüde düşürdü. Lakin burada geçmiş yıllardan da gelen bir sorunla karşı karşıyayız. Mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı mayısta yüzde 13,2 olarak gerçekleşti. Bu oranlar, küresel ortalamaya, 2019 tahmini yüzde 4,9 gelişmiş ülke oranlarına ve gelişmekte olan ülkelerin ortalamalarına kıyasla oldukça yüksektir. Bu sorunu çözmek için ekonomik büyüme modelimizi istihdam artışı sağlayacak şekilde tasarlarken, diğer yandan da gençlerimizi meslek liselerine, meslek yüksekokullarına yönlendirmemiz gerekiyor. İşsizlik oranlarında iki rakama daha dikkatinizi çekmek istiyorum. İlki yüzde 30’lara yaklaşan kayıt dışı istihdam ki, bu rakam verimlilik açısından dikkat edilmesi gereken önemli bir veri. Diğeri ise gençler arasında yüzde 28, ki bu 5,7 milyona tekabül ediyor, ne işte ne de eğitimde olanların oranı. Diğer taraftan ülkemizde 20-34 yaş arasındaki genç kızların yüzde 54,7’si ne eğitimde ne de çalışma hayatında bulunuyor. Bu oranın gelecek dönemde genç kesimde ümitsizliğe ve sosyolojik sorunların ortaya çıkmasına neden olabileceği unutulmamalıdır.”

"2021 yılında da devam edecek olan 75 TL’lik asgari ücret desteği için de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’e teşekkür ediyorum”

ASO Başkanı Özdebir, “Diğer taraftan ihracatı önceliklendiren yatırımlara KGF teminatı ile uzun vadeli kredi desteği sağlanması, küçük ölçekli firmaların istihdama katkısını artırmak ve likidite sorunlarını azaltmak için ilave istihdam edilen her kişi için KGF kefaleti ile krediye erişim imkanı oluşturulması oldukça önemli. Bu konuda gerekli hassasiyeti gösteren Maliye Bakanı Lütfi Elvan’a teşekkürlerimi iletiyorum. Ayrıca 2021 yılında da devam edecek olan 75 TL’lik asgari ücret desteği için de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’e de teşekkür ediyorum” dedi.

Anahtar Kelimeler:

YAZARLAR