Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Geylan: "Öğretmenlik mesleğinin saygınlığını rencide edici unsurlardan uzak durulmalıdır"

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, 'Öğretmenlik mesleğinin saygınlığını rencide edici unsurlardan uzak durulmalıdır' dedi.

Eğitim 9.04.2019 11:37:36 0
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Geylan: "Öğretmenlik mesleğinin saygınlığını rencide edici unsurlardan uzak durulmalıdır"
Tarih: 01.01.0001 00:00

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, "Öğretmenlik mesleğinin saygınlığını rencide edici unsurlardan uzak durulmalıdır" dedi.

Gündeme dair son gelişmeleri değerlendiren Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, öğrencisi tarafından öldürülen Gebze Atatürk Anadolu Lisesi Müdür Yardımcısı Necmeddin Kuyucu’ya bir kez daha Allah’tan rahmet, ailesine ve tüm eğitim camiasına başsağlığı diledi. Geylan, eğitim çalışanlarına yönelik şiddeti önlemek amacıyla ivedi olarak yasal tedbirlerin alınması, caydırıcı düzenlemelerin yapılması gerektiğini kaydetti. Siyasilerin söylemlerine dikkat etmesi gerektiğini de ifade eden Geylan, “‘Öğretmenler haftada 15 saat çalışıyor, 3 ay tatil yapıyor, haftada 3-4 günleri boş’ derseniz, öğretmenliği az çalışan çok kazanan bir meslek grubu olarak lanse ederseniz öğretmenlerin saygınlığını azaltırsınız. Eğitim çalışanlarına şiddetin önlenmesi konusunda kanuni düzenleme yapılması gerekmektedir. Öğretmenlik mesleğinin saygınlığını rencide edici unsurlardan uzak durulmalıdır” diye konuştu.

Okullarda güvenlik tedbirleri alınması gerektiğine de dikkat çeken Geylan, devletin çalışanını korumak zorunda olduğunu bildirdi. “Öğretmen güvenlik görevlisi mi?” diyen Geylan, bu konuda eğitim çalışanlarının yalnız bırakıldığını ifade etti. Öğrencilerin bıçakla, silahla okula rahatlıkla girdiğini söyleyen Geylan, “Bu cesaret nereden geliyor?” dedi.

Medyanın öğretmenlerle ilgili haberleri verirken dikkatli olması gerektiğini de belirten Geylan, “Her meslek grubu içinde yanlış yapan bir kesim olabilir. Bu noktada medyanın olumsuz haberleri yansıtırken öğretmenlik mesleğinin itibarını koruma kaygısıyla hareket etmesi gerekmektedir. Diliyorum Necmettin Kuyucu öğretmenimiz şiddete kurban verdiğimiz son eğitimci olur” dedi.

"Mart ayı enflasyon oranı yüzde 19.71, kamu çalışanlarının 2019 yılında alacağı zam ise yüzde 9"

Türkiye’de tüm kamu çalışanlarının ciddi ekonomik sorunları bulunduğunu bildiren Geylan, eğitim çalışanlarının mali durumlarına dikkat çekti. Türk Eğitim-Sen’in 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde yaptığı anketi hatırlatan Geylan, bazı çarpıcı sonuçları paylaştı. Geylan, “Ankete katılanların yüzde 72.3’ünün kredi kartı borcu var. Yüzde 26.2’si ek iş yapıyor. Ankete katılanların yüzde 16’sı 3 bin 300-3 bin 500 TL, yüzde 37’si 3 bin 501-4 bin TL, yüzde 30’u 4 bin 1-4 bin 500 TL, yüzde 17’si de 4 bin 501 TL ve üzerinde aylık kazancı olduğunu belirtmiştir. Biz bu anketi açıkladığımız dönümde Türkiye Kamu-Sen Ar-Ge birimi Kasım ayı asgari geçim araştırmasının sonuçlarını yayınladı. Araştırmaya göre çalışan tek kişinin yoksulluk sınırı 3 bin 133 TL, 4 kişilik ailenin asgari geçim haddi ise 6 bin 521 TL idi. Bu, eğitim çalışanlarının yoksulluk sınırının altında ücret aldığını göstermektedir. Biliyorsunuz Mart ayı enflasyon oranı yüzde 19.71 olarak açıklandı. Kamu çalışanlarının 2019 yılında alacağı zam ise yüzde 9. Dolayısıyla bu tabloda hangi ekonomik sorunu konuşacağız?” ifadesini kullandı.

"İş güvencemizi riske eden bir kanunla karşı karşıya kalırsak her türlü demokratik ve hukuki hakkımızı kullanırız"

Öğretmenlik Meslek Kanunu’na değinen Geylan, taslağın ekonomik hususları ihtiva ettiği için Maliye Bakanlığına gönderildiğini, daha sonra paydaşların görüşlerine açılacağını bildirdi. “Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmayalım” diyen Geylan, tasarıyı eğitim çalışanlarının 657 Sayılı Kanun’dan kaynaklanan kazanımlarının baki kalması kaydıyla onaylayacaklarını kaydetti. “İş güvencemizi riske eden bir kanunla karşı karşıya kalırsak, her türlü demokratik ve hukuki hakkımızı kullanırız” diyen Geylan, meslek kanununda olması gerekenleri sıraladı. Adil, liyakate dayalı bir kariyer planlamasının kanunda yer alması gerektiğini söyleyen Geylan, öğretmenlerin kariyer basamakları belirlenirken sınava tabi tutulmamasını istedi. 10 yılını dolduran öğretmenlere uzman, 20 yılını dolduran öğretmenlere baş öğretmen unvanı verilmesi gerektiğini söyleyen Geylan, “Öğretmenlik bildiğini aktarma mesleğidir. Bu da tecrübe ile orantılıdır. Öğretmenlerin sınava tabi tutulmasını doğru bulmuyoruz” değerlendirmesini yaptı.

Mahrumiyet bölgelerinde görev yapan öğretmenlere teşvik getirilmesi ve ek gösterge uygulamasının da kanunda yer alması gerektiğini bildiren Geylan, ek gösterge ile ilgili önemli açıklamalar yaptı. Türkiye Kamu-Sen’in tüm meslek gruplarının ek göstergelerinin düzenlenmesi ve ek göstergeden yararlanamayan yardımcı hizmetler sınıfının ek göstergeden yararlanmasını sağlanması konularını içeren kanuni düzenlemeyi Mustafa Kalaycı marifetiyle TBMM’ye sunduklarını ifade eden Geylan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Tasarı Plan ve Bütçe Komisyonunda sıraya alındı. Umuyorum ki tüm siyasi partiler gerek komisyon, gerekse genel kurul aşamasında tasarıya sahip çıkarlar ve kamu çalışanlarının tamamını memnun eden bir düzenleme hayata geçer. Öğretmenlere ek gösterge sözü ikinci 100 günlük eylem planında yer almıştı. Hükümetin seçimden önce sadece 4 meslek grubunun ek göstergesini yükseltip, diğerlerini kapsam dışı bırakmasının siyasi faturası olacağı düşüncesiyle bu sözü gerçekleştirmediğini düşünüyorum. Bildiğiniz gibi Ak Parti Grup Başkanı Naci Bostancı, ek göstergenin Nisan-Mayıs ayı gibi çıkarılacağını söyledi. Bu bir taahhüttür. TBMM, 9 Nisan tarihinde çalışmalarına başlayacak. İlk gündem maddesi ek gösterge düzenlemesini olmalıdır. Ek gösterge düzenlemesinin beklentimiz doğrultusunda gündeme getirilmesini istiyoruz.”

Yetkili sendika başkanının toplu sözleşme masasına diğer sendikaların oturmasından rahatsızlık duyduğunu belirten Geylan şunları kaydetti:

“Toplu sözleşme masasındaki sendikaların olabildiğince az sayıda çalışanı temsil edenlerden ibaret olmasını aslında kimin istemesi lazım; tabii ki işverenin. Ama ne hikmetse hükümetten ses çıkmazken, yetkili (!) sendika başkanı rahatsızlığını ifade ediyor? Yüz binlerce üyeyi temsil eden konfederasyonların hem de imza yetkisi yok iken bile pazarlık masasındaki varlığından neden rahatsız olunur ki? ’İmzaya yetkisi yok fakat masaya teklif sunuyor’ diye yakınıyor. Sayın başkan kim adına konuşuyorsun? Diğer sendikaların sunduğu hangi teklifler kamu çalışanlarının zararınadır ki, rahatsız oluyorsun? Aksine masada diğer sendikaların varlığı, esasen senin elini de güçlendiriyor. Bırak bu durumdan hükümet rahatsız olsun. Sana ne oluyor? Yetkili (!) sendikanın başkanı bununla da yetinmemiş ve çıkmış ’Yetkili sendika olmanın kıymeti yok’ demeye getirmiş. Sayın başkan, sendikacılığın kıymetini yok eden sarı sendikacılıktır. Toplu pazarlık masasında çalışanların temsilcilerinden rahatsız olmak da sarı sendikacılığın daniskasıdır. Türkiye Kamu Sen o masaya hiç kimsenin ulufesi ile değil, 4688 sayılı Yasa’nın 29. maddesinden aldığı yetki ve 400 bin üyesinin gücüyle oturdu. O masaya oturmamızı engellemek hiç kimsenin haddi değildir; herkes haddini bilecek.”

Anahtar Kelimeler:

YAZARLAR