Eski MİT personeli Enver Altaylı hakkında 42.5 yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırlandı

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, eski MİT personeli Enver Altaylı’nın da arasında bulunduğu 4 şüpheli hakkında yürüttüğü FETÖ soruşturmasını tamamladı. Altaylı’nın 42.5 yıla kadar hapsinin istendiği iddianamede, Altaylı’n?

Asayiş 21.01.2020 12:58:29 0
Eski MİT personeli Enver Altaylı hakkında 42.5 yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırlandı
Tarih: 01.01.0001 00:00

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, eski MİT personeli Enver Altaylı’nın da arasında bulunduğu 4 şüpheli hakkında yürüttüğü FETÖ soruşturmasını tamamladı. Altaylı’nın 42.5 yıla kadar hapsinin istendiği iddianamede, Altaylı’nın FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’e mektuplar yazarak istihbari bilgiler verdiği bildirildi. Altaylı’nın eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’u işaret ederek, "Yeni Genelkurmay Başkanı’nın zatı alinize ve yapılan hizmetlere bakışı son derece menfidir. Yeni görevine başlar başlamaz (bana bir dostumun sayılarının yedi olduğunu söylediği) bazı generallerin yakın takip ve dinlemeye alınmaları konusunda verdiği talimat son derece üzücüdür" dediği aktarıldı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, eski MİT personeli Enver Altaylı, damadı Metin Can Yılmaz, eski MİT personeli Mehmet Barıner ve Seda Chamatzoglou hakkında yürüttüğü soruşturmayı tamamlayarak iddianame hazırladı. İddianamede, Altaylı’nın "silahlı terör örgütü kurma veya yönetme" ve "devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme" suçlarından 42.5 yıla kadar, Yılmaz ve Barıner’in "silahlı terör örgütüne üye olma" ve "devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme" suçlarından 35 yıla kadar, Chamatzoglou’nun ise "silahlı terör örgütüne yardım etme" suçundan 15 yıla kadar hapsi istendi.

FETÖ’nün yapısının ve amacının detaylı bir şekilde anlatıldığı iddianamede, şüphelilerin ifadeleri ve haklarındaki bulgulara yer verildi. İddianamede ifadesine yer verilen Altaylı, FETÖ üyesi olmadığını, aksine FETÖ ile mücadele etmek için gayret gösterdiğini ve bu kapsamda birçok ülke temsilcisi ile irtibata geçtiğini öne sürdü. Fetullah Gülen’i hiç görmediğini ve tanımadığını iddia eden Altaylı, "Ancak medyadan ve açık kaynak bilgilerinden örgütün elebaşı olduğunu okumuştum. Ben Fetullahçı Terör Örgütünün darbe girişimine kadar böyle bir şey yapabilecek kapasitede bir yapı olduğunu hiç düşünmedim. Ancak devlet içerisindeki bu tür yapılaşmaları ülkem için tehlikeli bulduğum için her zaman karşı oldum. Zaman zaman uyarılması gereken insanları da bu konuda uyardım. Yapının son derece tehlikeli bir yapı olduğu darbe girişimi ile ortaya çıkmıştır, benim de düşüncelerimin ne kadar doğru olduğunu gördüm" ifadelerini kullandı.

Örgütün üst düzey yöneticileriyle irtibatı tespit edildi

İddianamede, Altaylı’nın cep telefonu ve banka kayıtlarından çok sayıda FETÖ mensubu ile irtibatlı olduğu belirlendiği belirtildi. 28 Ağustos 2017 tarihli FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü havuz sorgu tutanağında Altaylı’nın FETÖ’nün Türkiye sorumlusu olan, aynı zamanda örgütün ikinci adamı olarak bilinen Mustafa Özcan ile özellikle ülke gündemini meşgul eden Gezi olayları, dershane problemi, 17-25 Aralık 2013 operasyonları, 17-25 Aralık 2013 tarihli operasyonların savcılarının görevden alınmaları gibi olayların hemen öncesi veya sonrası müteaddit defalar görüşme yaptığı ifade edildi. Altaylı’nın FETÖ’nün kullandığı argümanlara paralel şekilde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan aleyhinde yürüttüğü faaliyetlerini sürdürdüğü, 2017’nin Temmuz ve Ağustos aylarında ABD’de çeşitli temaslarda bulunduğu kaydedildi. Altaylı’ya ait üç Türk, iki Alman ve bir de ABD’ye ait hattın HTS kayıtlarının incelendiği anlatılan iddianamede, Altaylı’nın örgütle bağlantılı birçok üst düzey örgüt mensubu ile yoğun irtibat kayıtlarının olduğu, bunlar arasında Mümtazer Türköne, Deniz Baykal ile MHP kaset kumpasları ve gazeteci Haydar Meriç’in öldürülmesinde adı geçen İbrahim Faruk Bayındır, örgütün kapatılan Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı Erkam Tufan Aytav ve Genel Sekreteri Salih Yaylacı ile görüşmelerinin olduğunun tespit edildiği bildirildi. Altaylı’nın 15 Temmuz darbe girişiminden 2 gün önce FETÖ’nün ABD’deki ’Uzakdoğu İmamı’ Hüseyin Kara ve birçok farklı yabancı ülkelerle görüşme kaydının bulunduğu vurgulandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında istihbari bilgiler toplamış

Altaylı’nın diz üstü bilgisayarında yapılan incelemelerde İngilizce olarak kaleme alınan bir metin belgesinin bulunduğu belirtilerek, "Şüpheli Enver Altaylı tarafından yazıldığı anlaşılan yazı içeriğinde; Enver Altaylı’nın belirtmiş olduğu cümlede ’Kendi istihbarat kaynaklarım vasıtasıyla yakın takibimde olan Erdoğan’ın’ ifadesiyle şüphelinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında kendi imkanları ile istihbarı bilgiler topladığını beyan ettiği anlaşılmıştır" denildi.

"Gönlümde zatı alilerinize karşı garazsız ve coşkun bir sevgi kaynaması var"

İddianamede, Altaylı’nın örgüt elebaşı Fetullah Gülen’e "Muhterem Efendim" başlığıyla mektup yazdığının tespit edildiği belirtilerek şunlar kaydedildi:

"Bu ifade tarzının örgüt üye/yöneticilerinin liderleri Fetullah Gülen’e hitaben kullandıkları hitap şekliyle birebir aynı olduğu, yazı içeriğinde PKK terör örgütünü sevimli gösterme gayreti içerisinde bulunduğu, yazı içeriğinde iç karışıklık ve kan döküleceğinden bahisle ülkeye dış müdahalenin arzu edildiği intibasını uyandırdığı, Altaylı’nın muhatabı Fetullah Gülen’e hitaben yazdığı mektupta ’Kötüler, peşin hükümlüler, art niyetliler elbette yalan ve iftiralarını devam ettireceklerdir’ diyerek FETÖ’yü koruma yoluna gittiği, mektubun sonuç bölümü olan ’Ergenekon Davası Üzerine Bazı Düşünceler’ kısmında Ergenekon davası sanıklarının Rus istihbarat yetkilileri ile ilişkilendirilip özellikle dikkat çekici kısım ise ’Ortada Rus istihbarat teşkilatı tarafından manipüle edilen bir darbe teşebbüsü vardır.’ Geçmişte işlenen Necip Hablemitoğlu cinayeti ile ilgili olarak tırnak içinde verilen ’Necip Hablemitoğlu cinayetinin akabinde temasta olduğum kardeşimize cinayetin bu malum çete tarafından işlendiğini söylemiştim’ gibi mektubun yazıldığı tarihteki gündeme ait FETÖ/PDY Terör Örgütü liderine bilgiler verdiği anlaşılmıştır. Yine şüpheli Enver Altaylı’nın FETÖ/PDY Terör Örgütü liderine hitaben yazmış olduğu mektubunun sonunda ’Muhterem Efendim, lütfen bizi dualarınızdan mahrum bırakmayınız. Burada şu hususu tekrar ifade etmek isterim. Gönlümde zatı alilerinize karşı garazsız ve coşkun bir sevgi kaynaması var. Efendim ellerinizden öper huzurunuzda saygı ile eğilirim’ şeklinde kullandığı ifadeler ile örgüt liderine bağlılığını dile getirdiği görülmüştür."

"Eğer böyle bir şey olursa Allah Fethullah Hoca efendiyi, cemaatin önde gelenlerini korusun"

İddianamede, "Dilaver Azim ile başlayan 11.02.2009 günü saat 06.54 oluşturma tarihi 26.03.2009 günü saat 18.56 son değiştirme tarihi görülen Microsoft Word belgesi tespit edildiği, bu belgede yer alan metinde şüpheli Enver Altaylı’nın Kaşif Kozinoğlu’nun Ergenekon konusunda istihbarata bilgi verdiğini ve yönlendirme yaptığını, Milli İstihbarat Teşkilatı içerisinde MİT müsteşarı veya müsteşar yardımcısı olmaya çalıştığını, o da olmaz ise operasyon daire başkanı olmak için çaba harcadığından bahsettikten sonra Kaşif Kozinoğlu’nun böyle bir göreve gelmesinin ’Eğer böyle bir şey olursa Allah memleketi, devleti, Fethullah Hoca efendiyi, cemaatin önde gelenlerini korusun. Bu bir felaket olur’ şeklinde muhatabını yönlendirmeye çalıştığı belirlenmiştir" denildi.

"Yeni Genelkurmay Başkanı’nın zatı alinize ve yapılan hizmetlere bakışı son derece menfidir"

Altaylı’nın yazdığı bir başka mektupta da Gülen’e, İlker Başbuğ’un Genelkurmay Başkanı olmasına ilişkin bilgiler verdiği bildirilen iddianamede, "Şüpheli Enver Altaylı’nın ’Yeni Genelkurmay Başkanı’nın zatı alinize ve yapılan hizmetlere bakışı son derece menfidir. Yeni görevine başlar başlamaz (bana bir dostumun sayılarının yedi olduğunu söylediği) bazı generallerin yakın takip ve dinlemeye alınmaları konusunda verdiği talimat son derece üzücüdür. Bu yedi generalin izlemeye alınmalarının gerekçesi zatı alilerinize taraftar oldukları iddiasıdır. Ancak ben hakikatın şu olduğu kanaatindeyim. Herhalde bunlar inanç sahibi ve yakın çevrelerinde şahsınız ve hizmetler hakkında müsbet mütalaalarda bulunan kimselerdir. Ancak burada dikkati çeken durum, 20 MİT görevlisi ve yedi generalin aynı zamanda, aynı muameleye maruz kalmalarıdır’ şeklinde ifade kullandığı, bu ifadelerle yazının kaleme alındığı 2008 tarihinde yeni atanan Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’dan bahsederek örgüte ve örgüt liderine bakışı, daha sonraki yıllarda görüleceği gibi İlker Başbuğ’un örgüt üyeleri tarafından gözaltına alınıp cezaevine atılması kumpasının bir başlangıcı olduğu yönünde değerlendirmelerde bulunduğu, bu yazının devam eden kısmında ise sadece Genelkurmay Başkanlığı tarafından bilinen gizli bilgilerden ne denli haberdar olduğu görülmüştür" ifadeleri kullanıldı.


Anahtar Kelimeler:

YAZARLAR