Son dönemde MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın tutuklanmak istemesi ile başlayan, Ağaç bahaneli Gezi Kalkışması, Yolsuzluk görünümlü17 ve 24 Aralık 2013 operasyonlarıyla devam eden, en son 6-7-8 Ekim 2014 tarihlerinde Kobani bahanesi ile Van başta olmak üzere ülke genelinde kaos oluşturma girişimleri ile Türkiye istikrarsızlaştırılmak istendi.
Türkiye’yi siyaseten istikrarsızlaştırıp, ekonomik olarak zayıflatmak, toplumun huzurunu bozarak insanımızda oluşturulan özgüven duygusunu hedef alan operasyonlar, halkımızı pısırık, özgüvensiz, manda zihniyetli, sömürgecilerin uşağı haline getirmek istiyor.
Kanuni Sultan Süleyman’ın “Onlar bizim sakalımızı kestiler, kesilen sakal yerine daha gür çıkar, ancak biz onların kollarını kestik, kesilen kol yerine gelmez” şeklindeki veciz ifadesi ile sakalının kesildiği söz konusu kalkışmalar sonrasında Türkiye’nin bünyesi daha da sağlamlaştı. Türkiye’yi zayıflatmak için yapılan her hareket adeta bir aşı gibi daha büyük gelişmelere karşı direncini arttırdı. Artık el etek öpen, emir alan değil, eksikliklerini gideren ve geleceğe daha güçlü adımlar atmak için kararlı bir şekilde yoluna devam eden bir Türkiye’de yaşıyoruz.
Bunun en güzel göstergesi de bitti bitiyor dediğimiz çözüm sürecinin netleşmesi, hukuki mevzuatının oluşturulup yasal bir zemin kazanması, yol haritasının çizilerek çözüm iradesinin güçlü bir şekilde ifadesi ile sahadaki uygulamalarını görmek, bizleri ve dostlarımızı sevindirirken, düşmanlarımızı da üzdüğü aşikâr.
Ülkemizin istikrarını, toplumumuzun huzurunu bozmak için çabalayanlara kızmıyorum. Çünkü onlar efendilerinden aldıkları talimatlarla görevlerini yapıyor. Bazılarının başında takke elinde tespih olmasına, bazılarının yeşil veya siyah tevhid bayrağı kullanmasına, bazılarının da elinde silah veya molotof bombası olduğuna bakmayın. Çünkü bunlar aynı efendinin amaçlarına hizmet eden farklı görünümlü, çeşitli taktikleri kullanan aktörleri…
G20 Dönem Başkanlığı ile dünya patronlarının ve ekonomisinin lideri durumunda olan Türkiye, uluslar arası alanda çok önemli ve stratejik bir ülke. Türkiye sorunlarını yabancı reçetelerle değil, kendi reçeteleri ile çözme iradesi ile daha da güçleniyor. Türkiye’nin güçlenmesinden rahatsız olanlar, yerli işbirlikçilerini devreye sokarak Türkiye’yi yabancı reçeteler ile köleleştirmek, sömürgecilerin kanını emdiği bir ülke haline getirmek için her türlü yolu denemelerine rağmen başarıya ulaşamadılar, ulaşamayacaklar da.
Türkiye uyandı, halk bilinçlendi, devlet milleti ile buluştu.. Devlet baskı, inkar, asimilasyon gibi insanlık dışı uygulamalar ile zulüm yapmak yerine, farklılıkları geliştirmek, demokratik hak ve özgürlükleri en üst düzeyde genişletmek, özgüvenli birey, güvenli bir toplum oluşturmak için tüm enerjisini ve imkanını seferber ediyor. Mandacılar ile tapınak şövalyelerinin hoşuna gitmese de Türkiye, devleti ve milleti ile yoluna devam ediyor.