Süleyman AKDOĞAN

Tarih: 14.01.2012 20:18

Metrekareye Düşen Eğitim Oranı (2)

Facebook Twitter Linked-in

“Hoş geldiniz, hoş geldiniz. Aslında dış kapıda aynı anlamı taşıyan “welcome” yazılı ama. Sebeb-i hikmetini açıklamak malumun ilamı olacak ama tekrar bir şey kaybettirmez. Avrupa birliğine gireceğiz ya ondan. Bu düşük oranlı bir ihtimal de olsa. Gerçi bunun bir önemi yok, biz zaten Avrupalı sayılırız. Efendim, welcome tekrardan. Heyecanımı mazur görün çok konuştum. Ayakkabılardan başlayalım isterseniz. Bunlar benim, şu gördükleriniz eşimin, şunlar da çocukların. Bir kızımız, bir de oğlumuz var ellerinizden öperler. Hepi topu 22 çift ayakkabı, yazı var, kışı var, bayramı, seyranı var nitekim. Kıyafetlerle uyumu ayrı bir öneme haiz. Salona geçelim. Halı, perde ve koltuk takımının uyumu sizinde dikkatinizi çekmiştir. Bu renkleri bulana kadar  ne çektik. Bir   misafir salona girdi mi,   bütün eşyalar onu etkisi altına almalı. Eleştirecek bir şey bulamamalı. “Hayırlı olsun, çok şık” dedikten sonra bunları nerden aldınız dedirtemiyorsa bir eşya kaldır çöpe at. Haksız mıyım efendim, sen aylarca uğraş bunları bulacağım diye. Borçlan, takside gir. Adam aldığımız yeri bile sormasın. Ha, bu arada bu çiçeği yeni aldım. Canlı çiçeklerin  bakımı zor oluyordu, eşime bir sürpriz yapayım dedim.  Bu televizyonu da neden aldığımı birazdan açıklayacağım. Oturma odasına geçelim. Şu   LED televizyonu bulana çok   müteşekkirim. Tv dediğin böyle olur. Bunun yanında 70 ekran flat TV’lerin siyah beyaz dönemin karıncalı görüntülerinden farkı yok. Şuna bakın ses harika, görüntü çözünürlüğü muazzam.  Bunu alırken yanında da salondaki TV hediye demezler mi, değmeyin keyfe hemen paketleyin, akşama   maça yetişsin dedim. Seyir keyfi o gün bu gündür hat safhada. Şeytan kulağına kurşun uğurlu da geldi, daha bu LED geldiğinden beri maç kaybetmedik.Şu TV koltuğunun hakkını da yememek lazım. Maçlara, dizilere bambaşka bir hava, renk kattı. Öyle değil mi hanım? Diziler çakışmasa iyi ama salondaki her an emrimize amade. Nöbetleşe değişiriz hanımla, çocuklar zaten odalarında. Pek TV ile işleri yok, internet var, cep telefonu var. Burası da mutfağımız, mutlu bir ailenin temeli mutfakta atılır. Kalbe giden yol mideden geçer derler ya. Merak etmeyin obur değiliz, sağlımıza dikkat ediyoruz. Günlük ne kadar kalori tüketmemiz gerektiğini hesaplarız, 1800 kaloriden fazla almayız mesela. Soğutma için en kaliteli buz dolabını aldık efendim: No frost, enerji sınıfı A++, rengi iz bırakmayan inoks. Pek bir şey anlamadınız sanki. Sağlık, enerji tasarrufu, temizlik bakımından en iyisi diyeyim kısaca. Bulaşık makinemiz hijyen hassasiyetimize yanıt verecek durumda çok şükür. Fırınımızı geçen sene yeniledik. Yemekleri çok leziz, parmaklarınızı yersiniz valla. Şu da digital hassas kantarımız, sağlımıza dikkat ediyoruz demiştim. Bir tartılayım. Ne! 300 gram fazlam var, yarından tezi yok diyete başlıyorum. Çatal, bıçak, tencereden bahsedelim, görüntü her şeyi anlatıyor. Bir programa katılsam, birinci olurum bunlarla. Siz bir de benim yemeklerimi görseniz. Bir dahaki gelişinize sözüm olsun. Şimdi de çamaşır makinemizi görelim. Kıyafetler çok olunca 9 kiloluk ancak idare eder oldu. A sınıfı olduğunu söylememe gerek yok herhalde. Kıyafetler demişken, şu gördüğünüz iki valiz kullanmadığımız kıyafetlerimiz. Bunları verecek kimse yok, tanıdığınız birileri varsa kargoyla  adreslerine yollayalım. Öyle giyilmeyecek değil, biz yenilerini alınca kullanmıyoruz o kadar. Modaya uygun değil yani.  Çoğunluğu çocukların, bir giydiklerini bir daha giymiyorlar neredeyse. Pişti olma derdi de var.  Maşallah dolaplarına sığmıyor. Zaten şimdi çocuk odasına gidiyoruz. Merhaba, çocuklar, ne yapıyorsunuz? Hey size, sesleniyorum, misafirimize hoş geldiniz deyin bakalım. Zavallılar o kadar dalıyorlar ki. Hayat koşuşturması işte. Okul, dershane, ödevler derken. Allah’tan şu teknoloji var da, işler kolaylaşıyor. Arkadaşlarıyla kolaylıkla haberleşiyorlar, şu anda da kesin ders çalışıyorlardır net üzerinden. Bakın oğluma, elleri nasıl da hareket ediyor. Bir yandan bizi dinliyor, bir yandan mesaj atıyor. Zaman kaybetmemek lazım tabii. Biz de ebeveyn olarak en kalitelisinden telefon aldık, kampanyadan faydalandık. Bir alana bir bedava. Bir de bir yıllık mesaj hakkı bedava. Ne iyi insanlar var, bu devirde baba oğluna yapmaz bunları. Gördüğünüz üzere ikisini de ayrı bilgisayar aldık, zaman çakışmasın diye. Sınırsız internet işlerin büyük kısmını hallediyor. Ne büyük kolaylık, ne büyük kolaylık! Eskiden neydi, onlarca kitap karıştırırdık, gene de istediğimizi bulamazdık. Kitap demişken, şu da kitaplığımız. Şu üsttekiler çocukların ders kitapları, şunlar test kitapları. Roman, hikaye kitabı eksiğimiz var. Okumak lazım, yoğunluktan bizim pek fırsatımız olmuyor. Çocuklara hala böyle bir alışkanlık kazandıramadık maalesef. Şu gördüğünüz kılıf içindeki kitap da dedemden miras. Rahmetli her sabah kalkar okurdu. Vah dedem, şimdi biz bırak okumayı, sabahları kalkamıyoruz bile. Efendim, dedemi hatırlayınca duygulandım, lütfen beni affediniz. Anlatacaklarımız bu kadar. Bye efendim, good bye. Yine bekleriz.

Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —