Süleyman AKDOĞAN

Tarih: 10.11.2012 18:53

İyilerin Savaşı

Facebook Twitter Linked-in



Bu savaş dünyaya yön veren bir savaş. Hem de iyilik adıyla. Hemen her gün dünyadaki her hangi bir kötülüğe karşı iyiler tarafından bir mücadele başlatılır. Planlar, Projeler havalarda uçuşur. Kulüpler, dernekler kurulur. Makaleler yazılır.

Bakalım etrafımıza “Savaşa Hayır”, “Açlığa, Yoksulluğa Son”, “Dumansız Hava Sahası”, “Şiddete Hayır”, “Küfürsüz Hava Sahası” gibi sloganlar, projelerden geçilmiyor. Yeşilay, Kızılay gibi dernekler gönüllülerle beraber sürekli mücadele veriyor. Devlet, hep işin içinde nerede bir iyilik ben orada olmalıyım düsturuyla adeta bütün imkanlarını seferber etmekte. Peki, neden kötülükler bitmez, neden her gün yeni formatıyla yüz yüzeyiz kötülüğün?

Bunu iki şekilde açıklamak mümkün. Birincisi “amaçta bütünlük” sağlanamamakta. İyi işlerin o kadar çok taliplisi vardır ki bir türlü amaç bütünlüğü sağlanamaz. Kimi, milli,dini hissiyatları için savaşırken, kimi kişisel sebepler ( bir yakınını kaybetmiş olabilir) ya da benlik duygularıyla orada yer almaktadır. Sonraki grup, kötülükle mücadelede gelinen safhadan ziyade kendilerinin bu savaşte ne kazandıklarını hesap ederken süreç sekteye uğramaktadır. Fikir babalığı iddiaları, “falanca makalede bana ait olan cümleler benden izinsiz kullanılmış” gibi kısır tartışmalar iyilik içinde yeni bir “kötülüğün” fitilini ateşleyebilmektedir. Bu yüzden totalde iyilerden oluşan gruplardan bile iyi işler çıkmamaktadır.

İkincisi, Ölçütte bütünlüğün sağlanamaması. Birincisiyle, paralel olan bu sorun, kötülükte hangi sınırlarda mücadele edileceğinde bir bütünlük olmaması ile ilgilidir. Somut örneklerle açıklayacak olursak, biri alkolün kökünden kazınmasını isterken diğeri rafta kalıp doğum günü, düğün gibi özel günlerde kullanılmasından yana. Sigara da kimi, tamamen yok edilmesini isterken, kimi kaçak içmemeyi bir gurur meselesi sayabilmektedir. Devlet de, işler çok daha garip. Devletin bazı kurumları insanları kötülüklerden alıkoymak için milyonları harcarken, bazı kurumlar kötülüğü bizzat kendi elleriyle üretmekte, kötülüğün yayılmasını kolaylaştırıcı mekanların açılmasına ruhsat vermektedir.

Demem o ki, İyiler kötülüklerle savaşıyor. Ancak, bu kör dövüşünden öte bir şey değil. Sistemsiz, plansız, bütünsellikten uzak mücadeleler arpa boyundan öte yol aldırmıyor. Bunu için “kötü” kriterinin belirlenmesinde delilleri sağlam çalışmalar yapılıp, bütün unsurların içinde yer aldığı bir mücadele sergilenmeli. Örneğin, devlet sigara ile mücadele edecekse, bir kurum başka kurumun işini değersiz kılmamalı. Devlet, her yerde “Dumansız Hava Sahası “ derken devletin memuru sigara içmemeli, hatta devlet radikal bir kararla sigara içeni memur yapmamalı. Belki, o zaman mücadelede samimiyetimizi ortaya koyabiliriz, belki o zaman“iyi” olabiliriz.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —