Lale YILMAZ

Tarih: 09.05.2013 20:38

Bu Yılın ‘KUTLU DOĞUM’u

Facebook Twitter Linked-in

Kutlu sevgilinin kutlu doğumunu kutlamak amacıyla; O’na dair düzenlenen program, seminer sempozyum, konferanslarda hep o anlatıldı; en çok da onun üstün ahlakına yer verildi. Geçmişten günümüze onu sevmeyenler bile onun hakikatini ve iyiliğini söyler inkar etmezler edemezler…

O’nun hayatında hiç bir pürüz yoktu, bizler onun ümmeti olarak hem çok şanslı hem de onu örnek almakta yarışan bir toplum olmalıyız, hayatında her safhanın bulunduğu bir Peygamberden bahsediyoruz..

O; iyi bir evlat, torun, kardeş, kuzen, eş, arkadaş, dost, baba, dedeydi, eğitimin evvela kendinde başladığının simgesiydi. 40 yaşına geldiğinde liderlik vasfıyla şereflendirildi bu öyle bildiğimiz bir liderlik değil, sadece belli bir topluma hitap edecek bir liderlik değil; öyle ki dini dili ırkı soyu ne olursa olsun herkese adaletli davranıp doğruya davet etmesi gerektiği noktasında üstlendiği bir liderlikti..

Hayatında ki birçok safhayı hayranlıkla okur büyük bir heyecan ve aşk duyarız, gıpta ederiz eşlerimizin O'nun ahlakından örnek almasını, çocuklarımızın onun edebiyle yetişmesini, babalarımızın onun merhametinde olmasını ve liderlerimizin onun adaletinde olmasını isteriz ashabına da kendi gibi adaleti öğretti sevgiyi, insan olanı sevmeyi öğretti, o öğretilenleri okuruz sadece gıpta ederiz, oysa ki şöyle bir dönüp baksak hayatımıza onun gibi yaşamak için Rab bize birçok imkan vermiştir de farkında değilizdir hem de kolaylaştırılmış şartlarda...

Bu mevzuda gündemi meşgul eden bir olaya dikkat çekmek gerekirse, örneğin toplumu ve gündemi bir hayli meşgul eden barış süreci, 'barışı hak edenlerle mi karşı karşıyayız onca şehidimiz gazimiz varken bunlarla barışılır mı?'demek yerine 'O olsaydı ne yapardı?' diyebilsek belki sorunun çözümü daha da kolay olacaktır.. İlmin, kültürün adeta insanlığın yok olduğu ümmi bir topluma cehaletin hakim olduğu bir zamanda gelen Peygamberden, iyi kötü herkesi kendine hayran bırakan bir liderin duruşundan örnek çıkarmak onu taklit etmek büyük bir onur olsa gerek ki onun ümmeti olan bize de böyle bir duruş yakışır..

Öyle ki onun maruz kaldığı hakaret ve zulümleri şöyle bir hatırlayacak olursak duruşumuza daha net bir yön verebiliriz.. Kendisine alemi yoktan var eden tarafından verilen Peygamberliğin ardından, ardı arkası kesilmeyen işkence dönemi de beraberinde gelmişti. Gerek psikolojik ve gerekse fiziksel hakaretlere maruz kalan Peygamber bu zulümlerin ailesine çevresine onu sevenlere yanında bulunanlara karşı günden güne çoğalmasıyla üzüntü duyuyor sabrına sabır ekliyordu.

Ebu Cehil ve Ebu Süfyan gibileri yıllar öncesinden süre gelen Peygamber efendimizin Hatice valideyle evlenmesinden başlayan içlerinde büyütüp besledikleri kinlerine bir çoban bu kadar vasıflı olamaz kinini de eklemişlerdi. Oysa ki arş ehli bir emri, emri verecek olansa Muhammedinden bir Yarab demesini bekliyordu. Rab! sen iste diyordu sen iste her şey olsun Sen iste zalimler kahrolsun Sen iste ebabiller gelsin Mamut dirilsin Ebu cehilin soyu kurusun Ebu leheb ebrehenin akıbetine uğrasın, Sen iste yeter ki Senin bir damla göz yaşına yağmurlar sel olsun, gözyaşını akıtanlar senin gözyaşlarında boğulsun, Sen iste Dağlar bir araya gelsin Zalimler yerle bir olsun Yeter ki sen iste Senin akan bir damla kanına Melekler kanat sersin Cebrail'in vahiy sözü 'sen iste ey nebi'olsun Sen iste başlar kurban başına deve işkembesi dökenlere karşı bütün develeri yok olsun başları sana kurban olsun, Ayaklarına dikenler değil güller serilsin, güller yarışsın ayaklarına serilmek için dikenler kurusun utancından sen iste yeter ki sevgili.. Ve kendine ailesine ashabına onu sevenlere yanında bulunanlara zulmedilen Muhammed istedi..

'Yarab.. 'dedi Sustu arş ehli Cebrail hazırda Azrail pür dikkat İsrafil elinde süru Pür dikkat ve sessiz arş ehli

Yarab!.. Bilmiyorlar bilseler yapmazlar Anlasalar seni tanısalar yapmazlar bi alsalar bu tadı bi tadsalar yapmazlar..

Yarab! Onlara doğruyu hakkı hakikati anlatmam için bana fırsat ver güç ver kuvvet ver onlara hidayet nasip et..

Peygamber den beklenen bu muydu bilinmez ama o güzelliğine güzellik katan kendinden sonrakilere de örnek olacak bir davranış sergiledi, dikene Gül,taşa ekmek dedikleri şey bu olsa gerekti..

Evet sevdiğimiz değer verdiğimiz onun yolunda gitmek istediğimiz hayatın her devresinde onun davranışlarının gerçekleşmesi huzuru doğuracağını inkâr etmediğimiz kabullendiğimiz, sevginin şefkatin merhametin adı bir Peygamber Madem bize örnek olmak için gelmişti madem örnek alacaktık onu, neden dünyamızda huzursuzluk savaş zulüm yer alsaydı? Hele ki her şeyin daha da iyi olması için birçok imkan varken.. Gerek var mı işleri sürüncemeye götürmeye karıştırmaya olabilecek iş değil gibi görmeye. Onca zulümlere karşı Peygamber olmasına rağmen, biranda tüm zulmedenlere karşı zalimleri yerle bir edebilecek güç ve imkan verilmişken onu bunlardan uzak tutan neydi? Menfaatleri mi çıkarları mı neydi? Yok etmek yakmak yıkmak değil di onun için çözüm, kazanmak bilinçlendirmek öğretmek ti.

Ciğerleri parçalanan amcasına rağmen, başları bedenlerinden ayrılan dostlarına rağmen, yerlerinden yurtlarından yuvalarından sürgün edilmelerine rağmen her şeye rağmen, 'İNSAN' dedi. Öldürmek değil yaşatmak, öldürmek değil öğretmek, öldürmek değil kazanmak.

O iyi bir insan oldu ve iyi bir insan olmamızı istedi, değil aynı dine mensup Allah'a şirk koşanlara karşı böyle bir duruş sergileyen Peygamberin ümmetleri olarak bu duruştan örnek almamız gerekiyor.

Kardeşin kardeşi vurmasına, vatan evlatlarının ayrı cephelerde savaşmasına, körpe zihinlerin aydınlanmasına kanla tüfekle değil kalemle ilimle katkıda bulunmamız gerekiyor..

Unutmayalım Allah iyileri tebrik ve takdir ediyor ve iyiler kazançlıdırlar..

Hepimizin tedirginliği var elbette ya sıkıntı olursa ya herkes sözünde durmazsa, ancak acabalarla vakit geçirmek değil elimizi taşın altına koyma zamanıdır. Köylerini yurtlarını baba ocaklarını terk etmişlerin yuvalarına dönme zamanıdır.. Gelecek neslimize savaşsız bir ülke bırakmak için gerekirse tüm sıkıntı ve ihtimalleri biz görelim..

Eğer kan dökmeyle çözülseydi 30 yıldır bitmiş olması gerekmez miydi?

İçine çok sindiremeyenlerden olan ben kin ve nefretin insan psikolojisine zarar vermekten başka bir işe yaramadığını, Peygamberin hayatını, sürgünlerinin ardından yurtlarına Mekke'ye kan dökmeden girdiklerini düşününce huzur buluyorum.. 571 i tüm sene ilk gün ki gibi kördüğüm yaşamamız temennisiyle Kutlu doğum tüm dünyaya barış sevgi ve huzur getirsin..

Allah İyilerle beraberdir..
Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —