Prof. Dr. Mustafa ÖZTÜRK


Katılımcı Demokrasi ve Saydamlık

Katılımcı Demokrasi ve Saydamlık


Prof. Dr. Mustafa ÖZTÜRK

Parlamenter demokrasilerin hâkim olduğu ülkelerde, kendini güvenli ve özgür hisseden insanlar/vatandaşlar; fikirlerini, düşüncelerini ve kanaatlerini özgürce ifade ederler. İnsanların fikirlerini, düşüncelerini, kanaatlerini güven içinde özgürce ifade edebilmelerinin ön koşulu; gizlenmemiş, doğru ve çarpıtılmamış bilgiye ulaşabilmeleridir. Bilgi edinme hakkı güçlendikçe ve yasal teminat altına alındıkça, katılımcı demokrasi ve hesap verebilir kamu yönetimi anlayışı gerçekleşir.

Yasal ve kurumsal çerçevede desteklenmiş düşünce özgürlüğü olmadan, ifade özgürlüğünden söz etmek mümkün değildir. Bilgiye dayanan düşüncelerin oluşması, bilgi edinme hakkının kesin güvence altına alınması ile mümkündür. Bilgi edinme hakkı düşünce özgürlüğünün, düşünce özgürlüğü de katılımcı demokrasinin temel kaynağı ve güvencesidir.

Bilgiye erişme hakkı, temsili demokrasilerde saydamlığın ve katılımcılığın en önemli ve hatta zorunlu bir gerekçesidir. Temsili demokrasiden katılımcı demokrasiye geçiş de ancak yönetimde şeffaflıkla mümkündür.

Parlamenter demokrasinin hâkim olmadığı ülkelerde bürokratik sürece ilişkin bilgilerin gizliliği esas olduğundan, kamuoyu doğru ve güvenilir bilgiye ulaşamaz. Kamuoyu ya aslı astarı olmayan gerçek dışı/dedikoduların belirleyici olduğu fısıltı gazetesi tarafından yönlendirilir, ya da fildişi kulelerinde yaşayanların istek ve arzusuna göre manipüle edilmiş bir kamuoyu oluşturulur.

Gerçek parlamenter demokratik bir yönetimde ise tüm kamu kurum ve kuruluşlarına ait işler, büyük oranda saydamlık ve açıklık içinde yapılıp kamuoyu ile paylaşılır. Bu çerçevede gerçek parlamenter demokrasilerde açıklık esas, gizlilik ise istisnadır. Kamu kurum ve kuruluşlarında yönetimin işleyişi konusunda her an kendisini kamuoyuna bilgi verme yükümlülüğü altında gören yönetimler, hukuk devleti idealine bağlı kalırlar. Bilgi edinme hakkı, kamuoyunun elinde güçlü bir araç olması nedeniyle, yolsuzlukların ortaya çıkarılmasında ve etik yönetim anlayışının yerleşik hale gelmesi/kurumsallaşması açısından etkin bir araç olarak da kullanılabilir. Ancak kapalı yönetimler, gizliliğe ihtiyaç duyarlar. Kurumsal bilgiye, doğru, zamanında ve yeterli düzeyde ulaşamama, yani gizlilik, kamu yönetiminde yolsuzluğu, gücü kötüye kullanmayı ve kötü yönetimi besler.

Vatandaşlara ve sivil toplum kuruluşlarına tüm kamu kurum ve kuruluşlarının bilgilerine erişim hakkı tanımaksızın, ne katılımcı demokrasiden, ne de kamu yönetiminde saydamlıktan ve açıklıktan, ne de etik yönetimden söz edilebilir.

Buna karşılık ülkemizde kamu kurum ve kuruluşlarının web siteleri yeterince bilgi verici şekilde düzenlenmemektedir. Vatandaş tarafından talep edilen bilgilerin önemli bir kısmının da “devlet sırrı” kapsamına sokularak bireylerden gizlenmesi anlamlı ve doğru değildir. Kamu kurum ve kuruluşlarında hangi bilgi ve belgelere erişimin yasak olduğu tek tek belgelerde belirtilmeli, tanımlar açık ve net bir şekilde yapılmalıdır. Bu kapsamın dışında kalan diğer bütün bilgi ve belgelere, vatandaşlar erişilebilmelidir.

Kamu kurum ve kuruluşları sadece yaptığı icraatları değil; yaptığı ve yapacağı tüm ihaleleri, ihaleye giren firmaları, ihaleleri alan firmaları, ihale alamama nedenleri, yapılan harcamaları, bütçe gelir ve giderlerini, kar ve zararları, izin veya lisans verdiği diğer kuruluşları web sitelerinde yayınlamalıdırlar. Bu sayede vatandaşlar, verdikleri verginin nerede, nasıl harcandığını öğrenebilecek, devlete olan güven, destek ve katılımcılık da artacaktır.

Öte yandan yerel düzeyde çevre düzeni planı ve imar planı çalışmaları, tadilat çalışmaları kamuoyu ile paylaşılarak yapılmalı, gelişmeler ilgili kurumun web sitesinde yayınlanmalıdır. İnsanlar içtiği suyun, soluduğu havanın ve yediği gıdanın kalitesini bilmelidir. Katılımcı demokrasilerde bu tür çalışmalar, kamuoyu ile paylaşılır.

Kamu yönetimleri ürettikleri kamu hizmetine ilişkin kaliteyi sürekli geliştirmek ve yükseltmek zorundadır. Başta sağlık kuruluşları olmak üzere, eğitim ve ulaşım/iletişim kurumları ve güvenlik birimleri de vatandaş memnuniyetini dikkate alarak, vatandaşın ilgili kurumlara ait değerlendirmelerini dikkate almalıdır.

Tüm mahkeme kararları ve gerekçeleri ( tarihi süreçte dahil olmak üzere) web sitelerinde yayınlanarak kamuoyunun paylaşımına sunulmalıdır. 

Bilgiye erişim kolaylaştıkça, kamuoyunun güven içinde özgür düşünme bilinci güçlenir. Kamunun saydam olması ve insanların/vatandaşların bilgiye kolayca ulaşmaları, kamu kurum ve kuruluşlarına olan öz güveni artırır. Bilgiye ulaşma sorgulamayı, hesap verilebilirliği artırır. “Devletin malı derya deniz, yemeyen …” söylemi biter.

İnsanların/vatandaşların ülke ve yönetimin geçmişi ile yüzleşebilmesi için devlet arşivlerindeki tüm bilgiler, kamuoyunun bilgisine sunulmalıdır. Bu uygulama toplumsal bir travmaya neden olsa da şeffaf bir kamu yönetimi sisteminin kurumsallaşabilmesi ve sürdürülebilirliği için bu göze alınmalıdır.

Yeterli bilgi/veri hafızası olmayan ülkelerde parlamenter demokrasiye geçiş çok sancılı olmaktadır. Geçmişlerindeki demokrasi dışı olaylar ile yüzleşmeyen ülkelerin, katılımcı demokrasiyi geçişleri çok zordur.   

Şeffaflık kültürü gizliliğin yerini alırsa; sahte saygınlıklar da gerçek saygınlığa yerini bırakmak zorunda kalacaktır. Dürüstlüğe ulaşmanın en önemli yolu ise saydamlıktır.

Devlet en az hata yapar kavramı, insanların/vatandaşların güven içinde, özgürce bilgiye erişimi ile mümkün olur. Yapılan yanlışlar kamufle edilmemelidir. Yanlış yapan, hesap vermelidir.

Bilgiye erişimde ezberlerin bozulması, tabuların (gizliliğin) kaldırılması gereklidir. Darbeci düşünceler ve kapalı ve kötü yönetimler, karanlıklardan, gizliliklerden beslenir.

Sürekli gelişen ve değişen dünyamızda; içe kapalı, kendinden başka kimseyi haklı görmeyen, etrafı duvarlarla çevrili, özeleştiri kültüründen yoksun anlayışlara ve siyasi oluşumlara artık itibar edilmiyor ve görünen o ki bu anlayışlar giderek tasfiye olacaktır. Bu nedenle, sanayi toplumundaki araçsal aklının yerini, post-modern süreçte iletişimsel akıl almalıdır. Özgürlüklerin vurgulandığı yenidünya sistemi, bunu zorunlu kılmaktadır.

İçe kapalı, baskıcı, karanlık, gizlilikten yana ve çağdışı ideolojilerin artık ülkemizde yeri olmamalıdır. Katılımcı parlamenter demokrasi anlayışının temelinde katılımcı demokrasi ve yönetişim, saydamlık, hesap verebilirlik, açıklık ve yönetsel etik değerler bulunmaktadır.

  http://www.mozturk.net