Nail YAVUZ


Anadolu'nun Toprağında

Anadolu'nun Toprağında



ANADOLUNUN TOPRAĞINDA

Sıcak esintiler arasında
Tozlu tarlaların erleri
Omuzları çökük ama başları dik
Sabahın kör şafağında
Yağmurda toprağın kokusunu soluyarak
Düşüverirler yollara
Kök sarmaşıkları gibi
El ele yürek yüreğe
Taşırlar emeğin alın terini
Sığıntı pazarlarına kentlerin

Elleri en dikenli gülleridir toprağın
Sağır gecelerini
Sevdalı türküler çağırır
Soğuk ve ıslak gecenin ortasında
Soyunurlar allı uykularından
Gözlerde uykunun belirtilerini aramak boşuna

Cılız dalların gölgesinde uyuturlar çocuklarını
Kırağı usul usul düşer
Bembeyaz gülüşlerine çocukların
Üşüyen bir küçük serçe gibidir elleri
Elleri esintiler getirir
Bire bin veren
Kara sevdalı toprağından

Varsıl beyleri doyurmaktan
Bunca uğraş
El emeği alın teri
Böyle buruk yürekler
Soysuz soygunlarda çırpınırken
Nasıl ağıta dönüşür
Toprağın birikmiş acıları

Bir kehribar sabrıyla

Solarlar her sonbaharda
Gelecek baharlarda açmak umuduyla

Çiğdem bakışlı ovaların
Kaçıncı açan isimsiz çiçeğidir
En güzel renklere boyanmış elleri

Susuzluğumu dindiren türküler gibi

Uykusuz gecelerin sonunda
Karanfil hüzünlere dolanmış
Ürkek bakışlı ilkbahar çiçekleri gibi
Gelinlik kızlarımızı salarız tarlalara

Unuturuz işlemeli sevdalarını

Unuturuz kanayan yaralarını

İnce ince sızlar yürekleri
Gözleri uzaklara takılır
Bir çığlık olur zaman
Bir avuç umut için
Açık kamyonlarda taşırız
Gece karanlığı bakışlı
Sırım gibi delikanlılarımızı

Pulluğun ucunda demir
Yardıkça toprağı
Elleriyle büyür
Büyür terin ve emeğin ürünü

Bu sesi tanıyorum
Sazlıköy civarından

Sırtında göçebe gurbetliklerle
Sallanan kamışların serinliğidir
Ellerimi ve içimi üşütüp giden
Mor bir tay gibidir esinti

Ben üretenleri sevdimse
Ben seni sevdimse gülüm

Geceleri deler

Türkülerden önce gelirim

İlk yaz kavganın düğün alanı olur
Önce bademler uyanır
Sevdaları yoksulluğun gül yaralarıdır
Bir ağıt yak kanadı kırık yaşamına

Al çiçeklerle süsle türkülerini


N A İ L  Y A V U Z